Status             Fa   Ar   Tu   Ku   En   De   Sv   It   Fr   Sp   Ru  

DAHA İYİ BİR DÜNYA
Komünist-İşçi Partisi Programı

Temmuz 1994’te İran Komünist-İşçi Partisi’nin 1. Kongresinde kadul edilmiştir.

                                                                                                                                                                                                   

Birinci Bölüm


İkinci Bölüm


         
DAHA İYİ BİR DÜNYA
Komünist-İşçi Partisi Programı

1


İşçi-komünizmini toplumsal
ve entellektüel temelleri







Daha iyi bir dünya

İnsanlık tarihi boyunca dünyayı değiştirmek ve daha iyisini yaratmak insanların en derin özlemi olmuştur. Modern dünya olarak adlandırılan günümüzde bile insanlığın bugünkü durumunu verili ve kaçınılmaz olarak resmeden dinsel ya da dinsel olmayan kaderci fikirler hakimdir. Buna rağmen insanların gerçek yaşamları ve eylemleri daha iyi bir geleceğin olabilirliğine hatta kesinliğine köklü bir inancı açığa vurmaktadır.Yarının dünyasının bugünün eşitsizliklerinden , zorluklarından , yoksulluklarından azade olacağı umudu ; insanların dünyanın geleceğinin şekillendirilmesini bireysel ve kollektif olarak etkileyebileceği inancı toplumda geniş yığınların yaşamlarını ve eylemlerini yönlendiren köklü ve güçlü bir görüştür.

İşçi-komünizmi, ilk başta sayısız insanın ve birbirini izleyen kuşakların daha iyi bir dünyayı ve geleceği kendi elleriyle kurabilecekleri sarsılmaz inancına aittir.


Özgürlük , eşitlik , refah

Herkesin hayalindeki ideal dünya başkadır. Bununla birlikte, insanlık tarihi boyunca belli idealler insan mutluluğunun ve toplumsal gelişmenin ölçüsü olarak ön planda yer almıştır. Bu idealler, en başta özgürlük, eşitlik, adalet ve refah olmak üzere, dünya çapında politik söylemin kutsal ilkeleri haline gelmiştir

Bu idealler işçi-komünizminin düşünsel temellerini oluşturur. İşçi-komünizminin amacı dünyayı değiştirmek, özgür, eşit, insani ve zengin bir toplum kurmaktır.


Sınıf mücadelesi : proletarya ve burjuvazi

İşçi-komünistleri bir grup ütopyacı reformcu ya da insanlığın kahraman kurtarıcıları değildir. Komünist toplum, iyi niyetleri olanların tasarladığı hayali bir model ya da reçete değildir. İşçi-komünizmi, modern kapitalist toplumun kendisinden kaynaklanan ve aynı toplumun geniş bir kesiminin protestosunu, ideallerini ve görüşlerini yansıtan bir toplumsal harekettir.

Günümüze kadar bütün toplumların tarihi sınıf mücadeleleri tarihi olmuştur. Farklı çağlarda ve toplumlarda sömüren ile sömürülen, ezen ile ezilen sınıflar arasında kimi zaman açıktan açığa kimi zaman alttan alta aralaksız bir mücadele sürmuştür. Bu sınıf mücadelesi toplumsal değişme ve dönüşümün ana kaynağıdır.

Önceki toplumlar sınıf ve katmanların karmaşık hiyerarşisine dayanmaktaydı. Modern kapitalist toplum sınıfsal bölünmeleri sadeleştirmiştir. Günümüz toplumu mesleklerin çeşitliliğine ve geniş işbölümüne rağmen iki çatışan ana sınıf, proletarya ve burjuvazi, işçiler ile kapitalistler çevresinde örgütlenmiştir. Bu iki ana sınıf arasındaki karşıtlık en temel düzeyde var olan toplumdaki bütün ekonomik, politik, entelektüel, kültürel çatışmaların çeşitliliğinin ana kaynağıdır. Bugün sadece toplumun ekonomik ve politik yaşamı değil insanlığın sınıfların üstünde ve sınıflardan bağımsız görünen kültürel, entelektüel ve bilimsel yaşamı da modern kapitalist toplumdaki bu merkezi kamplaşmanın damgasını taşımaktadır. Proletaryanın, işçilerin kampı, içindeki bütün düşünce, ideal, parti çeşitliliğine rağmen sistemi ezilenlerden ve yoksullardan yana değiştirme isteğini temsil etmektedir. Burjuvazi kampı ise içindeki bütün farklı düşünce, politik parti, düşünür ve önderlere rağmen işçilerin özgürlük ve eşitlik itkilerine karşı burjuvazinin ekonomik, politik iktidarını, ayrıcalıklarını, kapitalist sistemi ve kurulu düzenin korunmasını temsil etmektedir.

İşçi-komünizmi bu sınıf mücadelesinden doğmaktadır ve proletarya kampına aittir. İşçi-komünizmi kapitalist sistemi yok etmeyi ve sınıfsız, sömürüsüz yeni bir toplum yaratmayı amaçlayan işçi sınıfının devrimci hareketidir.


İşçi-komünizmi

Eşitlik, özgürlük idealleri yanında sınıfları ve sömürüyü ortadan kaldırma idealleri de sadece işçi-komünizmine ait olmamıştır. Bu idealler önceki toplumlarda da diğer ezilen sınıfların hareketlerinin parolası olmuştur. İşçi-komünizmini bu hareketlerden ayıran onun son ve modern sınıf sistemi olan kapitalizme mücadeleden doğmuş olmasıdır.

İşçi-komünizmi modern endüstriyel üretimin ve kapitalizmin ürünü ve ana sömürülen sınıf olan proletaryanın toplumsal hareketidir. Proletarya emek gücünü satarak yaşayan ve emek gücünden başka yaşam aracı olmayan sınıftır. Proletarya ne köle ne serf ne de zanaatkardır; ne başkası tarafından sahip olunabilir ne de kendisi üretim araçlarına sahip olabilir. Sermayeye pazarda emek gücünü satmakta özgür ve buna zorunludur.

İşçi-komünizminin toplumsal idealleri ve ilkeleri kapitalizmin ekonomik, toplumsal ve düşünsel temellerinin eleştirisinden çıkar. Ücretli işçi sınıfının bakış açısından yapılan eleştiridir ve bu yüzden bütünsel ve devrimcidir. Çalışanların özgürlük, eşitlik ve insan mutluluğu kavramları önceki toplumlarda her zaman var olmuştur ve bu kavramlar kaçınılmaz biçimde var olan toplumsal ilişkilerin ve çalışanların üretim ve mülkiyet karşısındaki konumlarının yansıması olmuştur. Kölenin özgürlük kavramı köleliğin kaldırılmasından öteye, serf ve zanaatkarların eşitlik kavramı mülkiyet haklarında eşitlikten öteye gidemezdi. Ancak herhangi üretim araçına sahip olmayan ve ekonomik sömürüsü ve köleliği yasal özgürlüğüne dayanan sınıf olarak proletaryanın ortaya çıkışıyla özgürlük ve eşitlik kavramı kökten değişmiştir. Proletarya toplumu sınıfsal bölünmelerden ve üretim araçlarının özel mülkiyetinden özgürleştirmedikçe kendini özgürleştiremez. Eşitlik sadece hukusal bir kavram değildir, aynı zamanda, temelde ekonomik ve toplumsaldır.

Sanayi Devrimiyle doğan kapitalizmin proleter eleştirisi ve işçi-komünizmi hareketi ve toplumsal bakışı Marksizm’le birlikte muazzam bir tutarlılık ve teorik canlılık kazanmıştır.

İşçi-komünizmi ücretli emekçilerin ve kapitalizmin doğuşuyla ortaya çıkan, kapitalizmin ve onun hastalıklarının en derin ve evrensel işçi sınıfı eleştirisini temsil eden toplumsal harekettir. Bu hareketin amaçları ve pratik programı son, en modern ve en gelişmiş sınıflı toplum olan çağdaş kapitalizmin Marksist eleştirisine dayanır.

İşçi-komünizmi işçi sınıfından ayrı bir hareket değildir. Bir bütün olark işçi sınıfının çıkarlarından ayrı çıkarlara sahip değildir. Bu hareket diğer işçi hareketlerinden ve partilerinden şu noktalarda ayrlır :

1) Farklı ülkelerdeki sınıf mücadelerinde dünya işçilerinin birliğini ve ortak çıkarlarını savunur. 2)

3) İşçilerin farklı aşama ve cephelerdeki mücadelerinde bütün olarak işçi sınıfının çıkarlarını temsil eder. 4)

İşçi-komünizmi işçi sınıfının farklı kesimlerini birleştirmeye çalışan ve hareketin sonal amacını ve zaferin koşullarını kavramış işçi sınıfının en ileri kesiminin hareketidir.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - Birinci Bölüm - 2

Kapitalizm



Bir bilanço

İnsanlığın bütün sıkıntılarının arkasında kapitalist sistem vardır. Yoksulluk, ayrımcılık, eşitsizlik, politik baskı, cehalet, bağnazlık, kültürel gerilik, işsizlik, evsizlik, ekonomik ve politik güvensizlik, yolsuzluk ve suç bu sistemin kaçınılmaz ürünleridir. Burjuva özürcüleri sömürünün, baskının, ayrımcılığın, kadınlara baskının, cehaletin ve önyargının, din ve fahişeliğin az ya da çok insan toplumu kadar eski olduklarını ve kapitalizm tarafından icat edilmediklerini söylemektedirler.

Burada gizlenen, birinci olarak, bu sorunların kapitalizmin ihtiyaçlarına bağlı olarak yeni bir anlam kazandığıdır. Bunlar modern kapitalist sistemin bütünleyici parçası olarak yeniden üretilmektedir. 20. yüzyılın sonundaki yoksulluğun, açlığın, işsizliğin, evsizliğin ve ekonomik güvensizliğin kaynağı 20. yüzyılın sonunudaki ekonomik sistemdir. Yüz milyonlarca insanın hayatını tanımlayan kanlı diktatörlükler, savaşlar, soykırımlar ve baskılar bu dünyada belli amaçlara hizmet eden ve dünyayı yöneten sistemin ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır. Kadınlara yapılan baskı bugün ortaçağ ekonomisi ve ahlakının sonucu değil, bugünkü sistemin ekonomik, sosyal ve ahlaki değerlerinin ürünüdür.

İkinci olarak, bu sorunların üstesinden gelmek ve bunları yok etmek için çaba harcayan insanlara sürekli ve acımasızca direnen burjuvazi ve kapitalist sistemin kendisidir. Yaşam koşullarını ve sivil hakları ilerletmek için mücadele eden işçilerin önündeki engel burjuvazi, onun hükümetleri, partileri ve özürcülerinden başkası değildir. Ne zaman yoksul bölgelerde insanlar kendi yaşamlarının sorumluluğunu üstlense, karşılaştıkları ilk engel yerel ve uluslarası burjuvazinin silahlı kuvveti olmaktadır. Kuşakların gerici ve önyargılı zihniyetini şekillendiren burjuva devleti, dev medya ve propaganda makinesi, din kurumu, gelenekleri, ahlakı ve eğitim sistemidir. Hiç kuşku yok ki, kenara itilmiş milyonların daha insana yakışır bir toplum için sistemi değiştirme çabalarında yollarına çıkan engel kapitalizm ve burjuvazidir.

Bugün, 20. yüzyılın sonunda, kapitalizmin globalleşmesinin zirvesinde, büyük teknolojik devrimlerin ortasında insanlık kendisini tarihinin en kritik döneminde bulmaktadır. Fiziksel olarak yaşamda kalma, Afrika ve Asya’nın yoksullaştırılmış ülkelerinden Batı’nın başkentlerine kadar milyonların karşılaştığı en temel meydan okuma olmuştur. Daha geri ülkeler için ekonomik gelişme umudu tamamen sona ermiştir. Ekonomik gelişme rüyası sürekli açlık, kıtlık ve hastalık kabusuna dönüşmüştür. Gelişmiş Avrupa ve ABD’nde durgunluk yıllarını izleyen “istihdamsız büyüme” vaadi on milyonlarca işçi sınıfı ailesi için aynı kabusu yaşatmaktadır. Dünyada savaş ve soykırımlar yıkım ve karışıklıklara sebep olmaktadır. Kitlesel entelektüel ve kültürel U dönüşleri sürmekte: Dinsel fanatizmin yeniden canlanmasından erkek şövenizmi, ırkçılık, kabilecilik ve faşizmden toplumda bireyin hakları ve statüsünün çöküşüne, genç ve yaşlı milyonların yaşamının pazarın kaderine terkedilmesine kadar. Birçok ülkede örgütlü suç toplumun ekonomik ve politik işlerliğinin bütünleyici bir parçası ve yaşamın sürekli gerçeği haline gelmiştir. Uyuşturucu bağımlılığı ve uyuşturucu üretimi ve trafiğiyle ilgilenen suç ağlarının büyüyen gücü çözülemeyen ana uluslararası sorunlardandır. Kapitalist sistem ve karın önceliği çevreyi ciddi tehlikelere ve onarılmaz zararlara maruz bırakmaktadır. Burjuva düşünürleri ve analistleri dahi bu sorunlara çözüm önerememektedir. Bu insanlığa korkunç bir gelecek vaadeden bugünkü kapitalizmin gerçekliğidir.


Kapitalizmin temelleri

Günümüz toplumu kuşkusuz karmaşıktır. Milyarlarca insan ekonomik, sosyal ve politik ilişkiler içinde sürekli etkileşim halindedir. Teknoloji ve üretim dev boyutlara ulaşmıştır. İnsanlığın entelektüel ve kültürel yaşamı, sorunları ve zorluklarıyla, genişlemekte ve farklılaşmaktadır. Ancak bu karmaşıklık kapitalist dünyanın ekonomik ve sosyal yapısını oluşturan basit ve anlaşılabilir gerçekleri gözlerden saklamaktadır.

Diğer sınıf sistemleri gibi, kapitalizm de doğrudan üreticilerin sömürüsüne, emeklerinin ürünlerinin bir kısmına egemen sınıflar tarafından el konmasına dayanır. Farklı tarihsel çağlarda her toplumsal sistemin aldığı özgül karakter, bu sistemde sömürünün gerçekleştirilme yoluna bağlıdır. Kölelikte yalnız kölenin ürünü değil kölenin kendisi de köle sahibine aittir. Köle, köle sahibi için çalışır ve karşılığında onun tarafından hayatta tutulur. Feodal sistemde köylüler ya üretimlerinin bir bölümünü feodal lorda verir ya da belirli saatler zorunlu ve ücretsiz çalışır. Kapitalizmde sömürü oldukça farklı temellere dayanır. Ana üreteciler, işçiler, özgürdür, kimseye ait değildir, bir feodal lordun kölesi değildir. Kendi bedenlerine ve emek güçlerine sahiptirler. Ancak işçiler başka bir anlamda da özgürdürler: Üretim araçları sahipliğinden de özgürdürler, bu yüzden yaşamak için üretim araçlarına sahip ve onları kendi tekeline almış küçük bir azınlık olan kapitalist sınıfa ücret karşılığında belli bir süre için emek güçlerini satmak zorundadırlar. Daha sonra işçiler kendilerinin ürettiği kendi geçim araçlarını pazarda kapitalistlerden satın almak zorundadır. Kapitalizmin özü ve bu sistemde sömürünün temeli emek gücünün meta olması ve üretim araçlarının kapitalist sınıfın özel mülkiyetinde olmasıdır.

Yeni ürünler yaratan ve çalışmak için emek araçları üreten canlı emek olmaksızın insan toplumunun varlığı, insanların yaşaması ve ihtiyaçların tatmini düşünülemez. Bu herhangi bir sistem için doğrudur. Ancak kapitalizmde emek gücü ve üretim araçları birbirinden özel mülkiyet duvarıyla ayrılmıştır; bunlar metadırlar ve sahipleri pazarda karşılaşmak zorundadır. Görünüşte, bu metaların sahipleri özgür ve eşit bir mübadeleye girmektedir: İşçiler belli dönemler için ücret karşılığında üretim araçlarının sahibi olan kapitalist sınıfa emek gücünü satmakta; kapitalist bu emek gücünü çalıştırmakta, kullanıp yeni ürünler üretmektedir. Bu metalar daha sonra pazarda satılmakta ve elde edilen gelir sermaye olarak üretim sürecini tekrar başlatmaktadır.

Bununla birlikte, emek ile sermaye arasındaki görünürdeki eşit mübadelenin altında temel bir eşitsizlik yatmaktadır; bu, bugün insanlığın alınyazısını belirleyen ve ortadan kaldırılmadan toplumun hiçbir zaman özgür olamayacağı bir eşitsizliktir. İşçiler ücretlerine karşılık ne satmışlarsa -çalışma ve pazarda tekrar bulunma yeteneklerini- onu geri almaktadırlar. Günlük çalışmayla işçi sınıfı varlığını sürdürmeyi ve emek gücünün günlük satıcısı olarak yaşamını güvence altına almaktadır. Ancak bu süreçte sermaye büyür ve birikir. Emek gücü yaratıcıdır; alıcısı için yeni değerler üretir. Herhangi üretim sürecinde işçi tarafından üretilen metaların ve hizmetlerin değeri işçilerin toplam payından ve ürünlerin, tükenen ve aşınan, yıpranan araç gereçlerin yerine konmasına ve onarılmasına ayrılan kısmından büyüktür. Muazzam bir meta yığını biçimini alan bu artık değer kapitalist sınıfın üretim araçlarına sahip olmasından dolayı kapitalist sınıfa aittir ve onun sermayesini arttırır. Emek gücü sermaye ile değişiminde sadece kendini yeniden üretirken sermaye emek gücüyle değişiminde büyür. Emek gücünün yaratıcı kapasitesi ve işçi sınıfının üretici etkinliği kendisini kapitalist sınıf için yeni sermayenin doğuşunda yansıtır. İşçi sınıfı daha çok ve daha iyi çalışırken sermaye daha fazla güç elde eder. Bugün sermayenin dev gücü ve sermayenin dünyada yaşayan milyarların üzerindeki ekonomik, politik, entelektüel yaşamındaki genişleyen egemenliği emeğin ve çalışan insanlığın yaratıcı gücünün ters çevrilmiş görüntüsünden başka bir şey değildir.

Kapitalist toplumda sömürü üreticilerin boyunduruk altında ve prangalara bağlı olmasıyla gerçekleşmesi yerine pazar aracılığıyla ve metaların özgür ve eşit mübadelesiyle gerçekleşir. Bu kapitalizmi özde önceki sistemlerden ayıran temel özelliktir.

İşçi sınıfının sömürüsünden elde edilen artık değer pazar mekanizması, devlet maliyesi ve para politikaları aracılığıyla kapitalist sınıfın farklı kesimleri arasında bölüşülür. Kar, faiz, rant bu sınıf sömürüsünün meyvelerinden pay alan farklı sermayelerin ana biçimleridir. Pazardaki sermayeler arasındaki rekabet her kapitalist dalın, birimin, girişimin payını belirler.

Bu artık, burjuva devlet makinesinin, ordunun, yönetimin, onun ideolojik ve kültürel kurumlarının ve bu kurumlar aracılığıyla burjuva iktidarını sürdürenlerin bakımını öder. İşçi sınıfı çalışmasıyla burjuvazinin işçi sınıfı ve toplum üzerindeki politik, kültürel ve ekonomik egemenliğini , devamlı artan sermaye birikimini ve egemen sınıfın masraflarını öder.

Sermaye birikimiyle burjuva toplumun zenginliğini oluşturan meta yığını büyür. Birikim sürecinin kaçınılmaz sonucu sürekli ve hızlanan teknolojik ilerleme ve işçi sınıfının her üretim sürecinde harekete geçirdiği üretim araçlarının kitlesinde ve kapasitesinde artıştır. Ancak toplumdaki zenginliğin ve üretici güçlerin büyümesine karşılık işçi sınıfı sürekli göreli olarak yoksullaşmaktadır. Tam olarak işçilerin yaşam standardlarındaki tedrici ve sınırlı ilerlemeye karşın işçi sınıfının toplumsal zenginlikten aldığı pay hızla düşmekte, işçi sınıfının yaşam koşulları ile işçilerin çalışmasıyla mümkün olan yüksek yaşam standardları arasındaki boşluk genişlemektedir. Toplum daha çok zenginleşirken işçiler daha fazla yoksullaşmaktadır.

Teknolojik gelişme ve emek ürektenliğindeki artış canlı emek gücünün makinelerle ve otomatik sistemlerle yer değiştirmesi demektir. Özgür ve insani bir toplumda bu herkes için daha fazla boş zaman demektir. Ancak emek gücünün ve üretim araçlarının meta olduğu kapitalist toplumda insanların makinelerle değiştirilmesi, yaşam olasılığının dahi yadsındığı işçi sınıfının bir kesimi için, kendini sürekli işsizlik olarak açığa vurmaktadır. Emek güçlerini satma olasılığı dahi olmayan yedek işçi ordusunun varlığı sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucu ve aynı zamanda kapitalist üretimin bir şartıdır. İşçi sınıfının çalışan kesimi tarafından desteklenen bu yedek işsiz ordusunun varlığı işçi sınıfı saflarında rekabeti arttırmakta ve ücretleri toplumsal olarak olası en düşük düzeyde tutmaktadır. Bu yedek ordu aynı zamanda sermayenin pazarın ihtiyaçlarına göre çalışan işgücünün büyüklüğünü kolaylıkla ayarlamasını sağlamaktadır. Kitlesel işsizlik pazarın yan etkisi ya da hükümetlerin yanlış politikalarının sonucu değildir. Sermaye birikim sürecinin ve kapitalizimin asli öğesidir.

Dönemsel ekonomik krizler ve bunların sonucu olan ekonomik ve toplumsal felaketler kapitalist sistemin kaçınılmaz özelliğidir. Bu krizler birikim sürecindeki temel çelişkiden kaynaklanmaktadır. Emek artık değerin ve karın kaynağıyken birikim süreci ve kaçınılmaz teknolojik ilerleme emek gücünün üretim araçlarına oranını azaltır. Üretilen artık değer, mutlak olarak artmasına rağmen, sermayedeki büyümeyle aynı hızda artmaz. Birikim sürecinin maddi yasaları sonucu, kar oranı kaçınılmaz olarak düşme eğilimindedir. Özellikle sömürüyü yoğunlaştırarak ve işçi sınıfının ücret, kamu hizmeti vb. biçimlerde toplumsal zenginlikten aldığı payı azaltarak bu eğilimi dengede tutmak ve kar oranını korumak kapitalist sınıfın, onun hükümetlerinin, burjuva ekonomistlerinin, yöneticilerin ve uzmanların günlük işleridir.

Sermayenin iç çelişkileri ve kar oranlarının düşme eğilimi dönemsel olarak ortaya çıkmakta ve bütün ekonomik sistemi derin bir krize sokmaktadır. Durgunluk ve kriz dönemleri sadece sermayenin iç çelişkilerinin yoğunlaşmasının göstergesi ve semptomları değil sermayenin yeniden yapılanması için pratik bir mekanizmadır da. Sermayenin farklı kesimleri arasındaki rekabet büyümekte ve birçokları iflasa sürüklenmekte ve geride kalanlar için karlılık koşullarını güçlendirmektedir. Diğer bir deyişle, kapitalist sınıf ve devleti işçi sınıfının yaşam standartlarına karşı geniş çapta saldırıya girişmektedir. İşsizlerin safları genişler ve bütün işçi sınıfının sömürüsü yoğunlaşır.

Her krizden sermaye daha merkezileşmiş olarak çıkar. Böylece bir sonraki kriz daha derin ve geniş boyutlarda gerçekleşir ve kapitalist sınıf içinde daha keskin rekabet ve çatışmalara yol açar. Her kriz sermayenin daha geniş boyutlarda yeniden yapılanmasını gerekli hale getirir. Aynı derecede, toplumun geleceği daha karanlık ve korkunç hale gelir.

Kapitalist sınıfın iç çelişkileri ve krizlerin sonuçları sadece ekonomik alanla sınırlı değildir. Global ve bölgesel savaşlar, militarizm ve askeri saldırılar, otokratik ve polis devletleri, insanların sivil ve politik haklarının ellerinden alınması, devlet terörizminin yükselişi, aşırı sağ ve dinci, milliyetçi, ırkçı ve kadın karşıtı grup ve eğilimlerin güçlenmesi çağdaş kapitalizmin özellikle kriz dönemlerindeki gerçeklikleridir.


Devlet ve politik üstyapı

Burjuva analistleri devleti toplumun ortak çıkarı için gerekli bir yönetim aygıtı ve insanların kollektif iradelerini cisimleştiren ve onların birleşik iktidarlarını uygulayan bir kurum olarak betimlerler. Bize varolan yasaların devlet güvencesinde ve devlet tarafından uygulanan, herkes tarafından kabul edilen, apaçık doğal ilkeler toplamı olduğu söylenmektedir. Devleti çatışan sınıf çıkarlarının üstünde özerk bir organ olarak gösterme burjuva ideolojisinin köşetaşıdır. Bu düşünce daha kararlı parlementer sistemlere sahip olan gelişmiş Batı ülkelerinde daha fazla yerleşmiştir. Ancak daha az gelişmiş ülkelerde bile otokratik ve polis devletlerinin varlığına ve halkın varolan devletlere güvensizliğine rağmen devletin gerekliliği sorgulanmamıştır ve devletin toplumun yönetiminden sorumlu bir kurum olarak görülmesi köklü bir geleneğe dönüşmüştür. Devletin ekonomik rolünün genişlemesi ve özellikle kamusal hizmetlere, ekonominin yönetimine ve kontrolüne devletin karışması bu yanılsamaları güçlendirmiştir.

Gerçekte devlet egemen sınıfın sömürülenlere hükmetmesinin en önemli aracıdır. Tarihsel olarak devletin doğuşu sömürünün ortaya çıkışının ve toplumun sömüren ve sömürülen sınıflara bölünmesinin sonucudur. Günümüz devletlerinin tüm karmaşıklığına rağmen devlet geçmişte olduğu gibi bugün de temellerini ordunun, mahkemelerin, hapishanelerin oluşturduğu bir baskı aygıtıdır. Devlet egemen sınıfın örgütlü baskı gücüdür. Sınıf iktidarının bir aracıdır. Her devlet biçimi ne olursa olsun, monarşi ya da cumhuriyet, parlementer ya da despotik, egemen sınıf ya da sınıfların diktatörlüğüdür.

Bütün sistemlerde, hatta devletin sınıf karakterinin açık olduğu eski zamanlardaki zalim köle toplumlarında dahi, egemen sınıfın devletine meşruiyet sağlaması gerekmektedir. Monarşi ve hanedan iktidarı, aristokrasi, ilahi iktidar ve teokrasi meşruiyetin gözlenebileceği biçimlerdir. İşçi ve kapitalistin gönüllü ve eşit sözleşmeye giren özgür bireyler olarak tasvir edildiği pazara dayanan kapitalist toplumda oy hakkı, parlemento ve seçim sistemi burjuvazinin sınıf iktidarına meşruiyet sağlayan ana biçimlerdir. Yüzeyde, devlet halkın doğrudan oyuyla oluşturulan politik iktidarının aracıdır. Tarihsel bakış açısına göre oy hakkı ve parlemento emekçilerin sivil haklarını ilerletme mücadelerinin önemli bir kazanımıdır. Açıktır ki liberal burjuva sistemde yaşam militarist ya da otokratik bir rejimde yaşamaktan daha dayanılırdır. Ancak bunlar modern devletin sınıfsal doğasını gizleyemez. En ileri, kararlı ve özgür parlementer sistemlerde dahi emekçilerin devlet politikalarını ve eylemlerini etkileme şansları çok azdır. Parlementer sistem göreli olarak daha az açık şiddet uygulamakta ve dönemsel genel seçimlerle egemen sınıfın farklı kesimleri arasında hükümetin değişimine olanak sağlamaktadır. Böylece bütün olarak burjuvazinin toplumun ekonomik ve politik yaşamındaki tartışılmaz iktidarını güvence altına almaktadır. Parlementer demokrasi halkın politik iktidara katılımı için bir mekanizma değildir. Burjuva sınıfın iktidarını ve diktatörlüğünü meşrulaştırmasının aracıdır.


Kültür , ideoloji , ahlak

Korkunç boyutlarda ve gün gibi ortada olan sömürü, ayrımcılık ve kölelik kurbanlar bunlara boyun eğmeden ve zihinlerinde rasyonalize etmeden süremez. Bunları meşru, doğal ve ölümsüz göstermek ve insanlara boyun eğdirmek toplumdaki entellektüel, kültürel ve ahlaki üstyapının görevidir. Burjuvazinin eşitlik ve özgürlüğe karşı güçlü bir silahlanması vardır. Bu kısmen antik çağdan miras alınmıştır ve burjuva toplumun ihtiyaçlarına göre cilalanmış ve adapte edilmiştir. Din, önyargı, kabilecilik, ırkçılık ve erkek şövenizmi tarih boyunca egemen sınıfların ellerinde entelektüel ve kültürel silahlar olarak emekçileri susturmaya ve özgürlüklerini sınırlamaya hizmet etmiştir. Günümüzde bütün bunlar burjuva mülkiyetini ve burjuva iktidarını emekçilerin bilinçli tehditinden korumak üzere yeni biçimlerde birleşmişlerdir.

Ancak burjuva toplumun bu entelektüel ve kültürel silahlara kendi katkısı daha etkindir. Pazarda kapitalistin davranışının arkasındaki mantık olan kendi çıkarını düşünmek ve rekabetin insan doğasında bulunduğu söylenmekte ve bunlar insani değer olarak kutsanmaktadır. Burada insanlar arasındaki ilişkiler metalar arasındaki ilişkilerin uzantısı ve yansımasıdır. İnsanların değeri ve statüsü mülkiyetle ilişkilerine göre ölçülmektedir. Burjuvazi eski toplumun yerel ve dar düzenini kırmış ve ulus-devletleri örgütlemiştir. Kabilecilik ve yerelcilik yerini çalışan insanların omuzlarına konmuş en ağır ideolojik boyunduruk olan modern burjuva ulusçuluk ve yurtseverliğe bırakmıştır.

Her toplumda egemen düşünceler egemen sınıfın düşünceleridir. Ancak burjuvazinin toplumun yaşamı üzerindeki entelektüel, kültürel ve ahlaki egemenliği ve kontrolü tarihte görülmemiş boyutlardadır. Geçmiş iki yüzyıldaki bilimsel, teknik ve endüstriyel devrimler ve bütün ulusal, politik, kültürel engelleri aşan güçlü pazar mekanizması burjuvaziye dünya çapında yayılma ve ideolojik iktidarını koruma olanaklarını sağlamıştır.

Malların üretim alanında olduğu gibi düşüncelerin üretim alanında da insanlığın yaratıcı gücü kendisine karşı dönmüştür. Yirminci yüzyılda sanatsal ve edebi biçimleri, kitle iletişim araçlarını devrimcileştirerek kültürel etkinliğe yeni alanlar açan birçok yenilik ve ilerlemeler milyonlarca insanın daha etkili, farkedilmez ve gelişkin biçimlerde burjuva düşünceleriyle bombardıman edilmesine yol açmıştır. Son yirmi yılda global düzeyde bilgi toplama ve iletmeyi sağlayan enformasyon teknolojisi ve uydu TV ağlarının gelişimi, burjuvazinin ellerinde korkunç bir yanlış bilgilendirme, endoktrinasyon ve provakasyon araçlarına dönüşmüştür. Sermayenin en karlı sektörleri arasındaki medya ve eğlence sektörleri geleneksel ailenin, dinin ve hatta devletin baskıcı organlarının rolünü büyük ölçüde devralmış durumda ve egemen sınıfın düşüncelerini ve değerlerini yayarak, zihinleri kontrol ederek, insanları atomize ederek, toplumda eleştirel düşünce ve eğilimlere karşı çıkarak toplumda varolan ideolojik dengenin korunmasını sağlamada artan öneme sahip bir rol oynamaktadır. u kurumlar ve modern düşünce kontrol biçimleri özellikle kriz , belirsizlik ve kargaşa zamanlarında burjuva toplumun politik kararlılığının direkleridir.

Egemen gerici düşüncelere karşı mücadele her zaman işçilerin mücadelelerinin sürekli bir bileşeni ve işçi-komünizmi hareketinin çok önemli görevlerinden olmuştur.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - Birinci Bölüm - 3

Sosyal Devrim ve Komünizm



Özgür komünist toplum

Kapitalist dünyanın tersine çevrilmiş bir dünya olduğunu görmek kolaydır. Metalar arasındaki ilişkiler insanlar arasındaki ilişkilerin temelini oluşturur. Milyarlarca insanın günlük çalışması yaşamlarında sermayenin artan egemenliği olarak kendinin açığa vurur. Ekonomik etkinliğin amacı ihtiyaçların karşılanması değil sermayenin karlılığıdır. Bilimsel ve teknolojik ilerleme yüz milyonlarca işçi için işsizlik ve yoksullaşmaya dönüşmektedir. Bireyin ekonomik özgürlüğü her gün emek pazarında görünme zorunluluğunu saklayan bir kılıftır. Bireyin politik özgürlüğü bireyin gerçek haksızlığının ve politik etkide bulunamamasının örtüsüdür ve kapitalist sınıfın devleti ve politik iktidarını meşrulaştırmasının aracıdır. Egemen sınıfın çıkar ve istekleri olan hukuk herkesi bağlayıcıdır. Kapitalist dünyada aşktan doğruluk ve adalete, sanattan bilimsel yaratıcılığa ve gerçeğe kadar bu ters çevrilmişliğin damgasını taşımayan hiçbir kavram yoktur.

Bu ters çevrilimiş dünya doğrultulmalıdır. Bu işçi-komünizminin görevidir. İşçilerin komünist devriminin hedefidir.

Komünist devrimin özü üretim araçlarının özel mülkiyetini ortadan kaldırmak ve bütün toplumun ortak mülkiyetine dönüştürmektir. Komünist devrim sınıfsal bölünmelere son verir ve ücretli emek sistemini ortadan kaldırır. Böylece pazar, metaların değişimi ve para ortadan kaybolur. Kar için üretim yerine insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve herkese daha çok refah getirir. Kapitalist toplumda ezici çoğunluk için gönülsüz, mekanik ve yorucu olan iş insan yaşamını zenginleştirmek için gönüllü, yaratıcı ve bilinçli etkinliğe dönüşür. Herkes insan olduğu ve insan toplumunda doğduğundan dolayı bütün yaşam kaynaklarına ve kollektif çabanın ürünlerine eşit olarak sahip olma hakkına sahiptir. Herkesten yeteneğine göre herkese ihtiyacı kadar -Bu komünist toplumun temel ilkesidir.

Sadece sınıfsal bölünmeler değil mesleklere göre toplumsal işbölümü de kalkacaktır. Yaratıcı etkinliğin bütün alanları herkese açık olacaktır. Her kişinin gelişimi toplumun gelişiminin koşulu olacaktır. Komünist toplum global toplumdur. Ulusal sınırlar ve bölünmeler ortadan kaybolacak ve evrensel insan kimliği oluşacaktır. Komünist toplum özgür düşünceyi boğan dinden, boşinançlardan, ideolojilerden ve arkaik geleneklerden, ahlaktan özgür bir toplum olacaktır.

Sınıfların ve sınıf çatışmalarının ortadan kalkması devleti gereksiz hale getirecektir. Komünist toplumda devlet söner. Komünist toplum devletsiz toplumdur. Toplumun yönetim işleri toplumun bütün üyeleri tarafından işbirliği, uzlaşma ve kollektif karar almayla gerçekleştirilecektir.

Komünist toplumda ilk kez insan özgürlüğü ve eşitiliği idealleri gerçekten gerçekleşecektir. Sadece politik baskıdan değil ekonomik zorunluluk ve boyunduruktan ve entelektüel kölelikten de özgürlüktür. Yaşamdan farklı boyutlarıyla yararlanma ve bunları yaşama özgürlüğüdür. Sadece yasada eşitlik değil toplumun maddi ve entelektüel zenginliğinden yararlanmada eşitliktir. Toplumda herkesin değer ve saygınlıkta eşitliğidir.

Komünist toplum rüya ya da ütopya değildir. Komünist toplumun oluşumu için bütün şartlar kapitalist dünyada yaratılmıştır. İnsanlığın bilimsel, teknolojik ve üretici güçleri o kadar gelişmiştir ki herkesin mutluluğunu gerçekleştirecek bir toplumu kurmak mümkündür. Son yirmi yıldır iletişim ve enformasyon teknolojisindeki olağanüstü gelişmeler toplumun farklı fonksiyonlarının tasarım, planlama ve yönetiminde kollektif katılımla dünya topluluğunun örgütlenmesini eskisinden daha olası hale getirmiştir. Bu kaynakların büyük bir kısmı ya farklı yollarla israf edilmekte ya da toplumun ilerlemesini ve insan ihtiyaçlarının tatminini engellemek için kasten kullanılmaktadır. Ancak toplumun maddi kaynaklarının sınırsızlığına rağmen komünist toplumun belkemiği sınıfsal, ücretli, entelektüel köleliklerden, yabancılaşmadan özgürleşmiş milyarlarca kadın ve erkeğin yaratıcı ve canlı gücüdür. Özgür insan komünist toplumun gerçekleştirilmesinin garantisidir.

Komünist toplum ütopya değildir. Komünist toplum kapitalizme karşı bir toplumsal sınıfın burjuva toplumu kadar eski, canlı, gerçek ve sürekli mücadelesinin amacı ve sonucudur. Kapitalizmin kendisi bu özgürleştirici bakışı maddileştirecek büyük toplumsal gücü yaratmaktadır. Sermayenin gücünün global düzeyde sendelemesi dünya işçi sınıfının gücünün yansımasıdır. Tarihteki diğer ezilen sınıfların tersine işçi sınıfı bütün insanlığı özgürleştirmeden kendini özgürleştiremez. Komünist toplum ücretli köleliğe son veren işçi devriminin, üretim ilişkilerinin bütün temellerini kaçınılmaz biçimde dönüştüren toplumsal devrimin ürünüdür.


Proleter devrim ve işçi devleti

Burjuva ideologları ve temsilcileri Marksizmi ve işçi-komünizmini toplumsal amaçlarına ulaşmak için şiddet kullanmayı savunmakla suçlarlar. Gerçekte ise burjuva sistemi örgütlü şiddet üzerine, insanların bedenlerine ve zihinlerine, düşüncelerine, duygularına, umutlarına, yaşadıkları dünyayı ve kendi yaşamlarını iyileştirme mücadelelerine karşı uygulanan şiddet üzerine kurulmuştur.

Yaşamlarını sürdürmek için büyük çoğunluğu entelektüel ve fiziksel yeteneklerini satmaya zorlayan ücretli emek sistemi, bu sistemde şiddetin özü ve kaynağıdır. Bu çıplak şiddetin birçok kurbanı vardır: Kadınlar, çocuklar , işçiler, haklarını arayanlar, baskıya karşı çıkanlar, şu ya da bu “azınlığa” ait olmakla damgalananlar, dünyanın yoksul bölgelerinde yaşayanlar. Savaş ve kitlesel yok etme teknolojileri mal üretiminde kullanılan teknolojiden daha ileridir. Burjuvazinin cephanelikleri dünyayı birçok kez yok edebilir. Bu sistem korkunç nükleer ve kimyasal silahları insanlara karşı gerçekten kullanmıştır. Burjuva toplumu suçu, cinayetleri, suistimalleri ve tecavüzleri yaşamın rutin gerçeği haline dönüştürmekte kaydadeğer ilerlemeler başarmasıyla iftihar etmelidir.

Böyle bir sistemin insan özgürlüğünün yolundan süpürülüp şiddete son verilmesi işçiler şiddete başvurmaksızın gerçekleşebilir mi? Komünist teorinin hiçbir yerinde şiddet kullanımı işçi devriminin zorunlu bir bileşeni olarak görülmez. Ancak biraz bu toplumun gerçekliğini yakalayabilen kimse egemen sınıfın ezici çoğunluğun sistemi değiştirme isteğine boyun eğmeyeceğini ve barışçıl biçimde durmayacağını kabul etmelidir. Eğer burjuvazinin çıkarlarını korumak devletin göreviyse varolan kapitalizmi ve burjuva mülkiyeti savunmanın devletin gerçek özü olacağı açıktır. Eğer yüksek ücret ve özgür konuşma talepleri devletin, polisin, ordunun öfkesini üstüne çekiyorsa, burjuvaziyi politik ve ekonomik olarak mülksüzleştirmeye kalkışmanın nasıl bir direnişle karşılaşacağı hayal edilebilir. İşçi sınıfı önderliğinde yeni bir toplum kurmak için harekete geçen ezici çoğunluğun iradesine, işçi devrimine karşı burjuvazi ve devletinin şiddet kullanması pratik olarak kaçınılmazdır.

İşçi devrimi burjuva devletini parçalamalıdır. Devrime, özellikle üretim araçlarını ortak mülkiyete dönüştürmeye karşı burjuva direnişi burjuva devlet iktidarı parçalandıktan sonra da devam edecektir. Bu yüzden devrimin taleplerini uygulamaya sokmak ve burjuva direnişi bastırmak için bir işçi devleti kurmak çok önemlidir. Her devlet gibi, işçi devleti de toplumun ve sınıfların üstünde durmaz ve bir sınıf iktidarıdır. Ancak Marksist teorinin proletarya diktatörlüğü olarak adlandırdığı işçi devleti sömürücü sınıflara insan özgürlüğü ve eşitliğini kabul ettirmenin ve sömürücülerin kalkışma ve entrikalarını bastırmak için sömürülen çoğunluğun iktidarıdır. Biçim olarak işçi devleti emekçilerin isteklerini ve doğrudan kararlarını örgütleyen özgür devlettir. Doğası gereği işçi devleti devrimin amaçları gerçekleşir gerçekleşmez sönümlenecek olan geçiş devletidir.


Komünist parti ve işçi sınıfının komünist enternasyoneli

İşçilerin toplumsal devriminin zaferi ve ilerlemesi işçi sınıfından önce bu perspektifi ortaya koyan ve sınıfın güçlerini bu mücadele içinde harekete geçiren ve önderlik eden komünist-işçi partilerinin oluşturulmasına bağlıdır. Bu partiler işçi mücadelesinin en bilinçli ve aktif önderlerini birleştiren örgütler olarak farklı ülkelerde oluşturulmalıdır. Kapitalizm dünya sistemidir, işçi sınıfı dünya sınıfıdır ve sosyalizm işçi sınıfının bütün insanlığa sunduğu bir alternatiftir. Komünist-işçi hareketi global düzeyde örgütlenmelidir.

Sosyalizm için işçilerin global mücadelesini birleştirecek ve önderlik edecek komünist-işçi enternasyonelinin inşası komünist-işçi hareketinin ve komünist-işçi partilerinin acil görevidir.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - Birinci Bölüm - 4

İşçi komünizmi ve Burjuva Komünizmi


Yirminci yüzyılda Marksizm ve komünizm dünyadaki farklı protesto ve reform hareketlerinde önemli ölçüde prestij kazanmıştır. Marx’ın eleştirel düşüncesinin evrenselliği ve derinliği, Marksizmin derin insancılığı ve eşitlikçiliği ve komünist-işçi hareketinin pratik etkisi, özellikle komünizmi dünyadaki yüz milyonlarca işçinin umudu haline dönüştüren 1917’de Rusya’daki işçi devriminin sonucu olarak, birçok işçi olmayan ve sosyalist olmayan hareketlerin yirminci yüzyıl boyunca kendilerini komünist ve Marksist olarak adlandırması sonucuna yol açmıştır. Bu hareketlerin birçoğu komünizm ve Marksizmin temel ilkeleriyle çok az ortak noktaya sahiptiler ve gerçekte sadece kapitalist sistemin çerçevesinde belli reformların ve iyileştirmelerin yapılmasını amaçlıyorlardı.

Komünizm ismi on dokuzuncu yüzyılda sosyalist işçi hareketi tarafından kendisini diğer sınıfların devrimci olmayan hatta gerici sosyalizm anlayışlarından ayırmak için benimsenmişti. Yirminci yüzyılda komünizm ismi diğer hareketler ve sınıflar tarafından suistimal edildi ve ayırıcı anlamını kaybetti. Komünizm adı altında ne dünyaya bakışları ne programları ne de toplumsal ve sınıfsal kökenleri işçilerin komünizmi ve Marksizmiyle ilgili olan toplumsal eğilimler ortaya çıktı. Yirminci yüzyıl boyunca işçi olmayan komünizmler, bunların arasında başta Sovyet bloğunun burjuva komünizmi, pratikte komünizmin resmi akımına dönüştü. İşçi komünizmi marjinal kaldı.

Yirminci yüzyıldaki en önemli burjuva komünist eğilim işçi devriminin raydan çıkması ve yenilgisiyle Sovyetler Birliğinde doğdu. Ekim 1917 devrimiyle Bolşeviklerin önderliğini yaptığı komünist-işçi hareketi egemen sınıfların burjuva devlet iktidarını parçalamayı, işçi iktidarı kurmayı ve hatta yenilmiş karşı-devrimcilerin iktidarlarını restore etmek için giriştiği dış askeri saldırıları yenilgiye uğratmayı başardı. Ancak politik zafere rağmen Rusya işçi sınıfı sonunda üretim ilişkilerini devrimcileştirmeyi, ücretli emek sistemini ortadan kaldırmayı ve üretim araçlarını ortak mülkiyete dönüştürmeyi başaramadı. 1920’lerin ortalarında savaşı ve devrimi izleyen ciddi ekonomik zorlukların varlığı ve açık bir ekonomik ilişkilerin sosyalist dönüşümü perspektifinin yokluğunda ulusçuluk Rusya işçi sınıfının partisinin ve hareketinin ekonomik programında ve politikasında baskın hale geldi. Stalin döneminde gerçekleşen sosyalizmin inşası değil devletçi modele göre kapitalist ulusal ekonominin yeniden inşasıydı. Üretim araçlarının ortak ve kollektif mülkiyet ideali yerine üretim araçlarının devlet mülkiyeti yerleştirildi. Ücretler, para ve ücretli emek sistemi yerinde kaldı. Rusya işçi sınıfının ekonomik ilişkileri devrimcileştirmedeki başarısızlığı işçi devriminin bütün olarak yenilgisine yol açtı. İşçi devletinin yerine devlet kapitalizmi ekonomisine dayanan, dev bir bürokrasisi ve askeri aygıtı olan yeni bir burjuva devleti oluşturuldu.

Bu devletçi model Ekim 1917 işçi devriminin raydan çıkmasından sonra dünya sahnesine giren sözde komünist kutubun ekonomik planı oldu. Sovyetler Birliği ve Doğu bloğunun burjuva komünizminin bütün “sosyalizm”i ekonomik devletçilik, pazar mekanizmasının plan ve yönetsel kararlarla yer değiştirmesi, zenginliğin yeniden dağıtımı ve minimum seviyede halkın refahı ve sosyal hizmetlerden oluşmaktaydı.

Ancak Sovyetler Birliği bu yüzyıldaki burjuva komünizminin tek kaynağı değildi. Batı Avrupa’da, işçi olmayan komünizm, sosyalizmin ekonomik devletçilikle eşleştirilmesi ve ücretli emek sisteminin korunması açısından Doğu bloğu komünizminin ekonomik bakışının temel öğelerini paylaşırken onu demokratik, ulusçu, hümanist ve modernist bakış açılarından eleştirdi. Batı Marksizmi, Avrupa komünizmi, Yeni Sol ve Troçkizmin farklı kolları Batı Avrupa’da işçi olmayan komünizmin önde gelen eğilimleri arasındadır. Az gelişmiş ülkelerde ve önceki sömürgelerde, ulusçuluk ve burjuvazinin ve küçük burjuvazinin sömürge karşıtı eğilimleri ve bazı durumlarda köylü hareketleri bir tür “Üçüncü Dünyacı” komünizmi oluşturdu. Bu komünizmin özünü ekonomik bağımsızlık, endüstrileşme, devletçi ve planlı modele göre ulusal ekonominin hızlı gelişimi, emperyalist güçlerin açık politik egemenliğine son verme ve bazan modernizme ve Batı kültürüne muhalefet eden arkaik yerel geleneklerin ve kültürel mirasın canlanması oluşturmaktaydı. Üçüncü Dünyacı komünizmin arketipi az gelişmiş ülkelerde sözde komünist grupların politikalarını ve bakış açılarını derinden etkileyen Maoizm ve Çin Komünizmiydi.

Yirminci yüzyılda işçi olmayan komünizmin yükselişinin sonucu işçi komünizmi ve Marksizmin önemli ölçüde izolasyonu ve duraklamasıdır. İlk önce, bu hareketlerin sosyalist olmayan ve işçi olmayan doğasına uydurmak için Marksist teorinin çeşitli yönleri ve işçi sosyalizminin temel idealleri revize edildi ve çarpıtıldı ve bu çarpıtılmış resim global düzeyde Marksizm ve komünizm olarak sunuldu ve algılandı. İkinci olarak, yirminci yüzyıl komünizminin toplumsal ve sınıfsal tabanı işçi sınıfından geniş ölçüde işçi olmayan toplumsal tabakalara kaydı. Batı Avrupa’da ve endüstrileşmmiş ülkelerde entelektüeller, öğrenciler, akademisyenler ve burjuvazinin reformist kesimleri komünist güçlerin büyümesi ve politik eylemi için ana toplumsal çevreyi oluşturdu. Sözde Üçüncü Dünya ülkelerinde, bu grupların yanında, endüstrileşme ve ulusal ekonominin gelişimini isteyen yoksul köylüler, gayri memnun küçük burjuvazi ve ulusal burjuvazinin büyük bölümü işçi olmayan komünizmin toplumsal temelini oluşturdu.

Etkili bir komünist-işçi geleneğinin yokluğunda, işçi sınıfı on yıllarca uluslarası düzeyde güçlü bir bağımsız politik varlık gösteremedi. Batı Avrupa ve ABD’de ve bazı Latin Amerika ülkelerinde işçiler sendikalizmin ve egemen sınıfların sol kanat partilerine özellikle Sosyal Demokrasiye sarıldı ve belli bir dereceye kadar bunlar işçi sınıfının geniş bir kesimi ve halk tarafından emek hareketinin doğal ve kendi örgütleri olarak algılandı. Sovyetler Birliği’nde ve Doğu Avrupa bloğunda işyerindeki küçük tavizlere rağmen işçi sınıfı atomize edildi ve politik hakları ellerinden alındı. Geri ülkelerin bir çoğunda işçi partileri ve örgütleri inşa etme idealleri bastırılmış bir umut olarak kaldı.

Burjuva komünizminin ana kolları birkaç on yılda ölü sona ulaştı. Son olay Sovyetler Birliği ve Doğu bloğunun 80’lerin sonu ve 90’ların başlarında burjuvazinin “komünizmin sonu” olarak adlandırdığı çözülüşüydü.

Ancak 90’ların ilk yıllarındaki anti komünist iklime ve burjuvazinin sağır edici “komünizmin çöküşü” çığlıklarına, Doğu bloğunun çöküşünü izleyen yıllarda dünyadaki yüz milyonlarca insanı baskılayan dev zorluklara rağmen özellikle sanayileşmiş ileri ülkelerde güncel eğilimler işçi komünizminin yeniden poltikada merkezi konumu alabileceği fırsatlar yaratıyor.

Böyle bir gelişmenin temel gerekliklerinden biri işçi komünizmi ve Marksizmin etkisinin artması ve işçi hareketinin ilerlemesiyle farklı biçimlerde yeniden ortaya çıkacak olan burjuva komünizminin çeşitli eğilimleriyle canlı politik ve teorik mücadeledir.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - Birinci Bölüm - 5

Devrim ve Reform

Komünist-işçi partisinin acil hedefi işçi sınıfının toplumsal devrimini örgütlemektedir. Bu, bütün sömürücü kapitalist ilişkilere ve bütün sömürü ve zorluklara son veren bir devrimdir. Programımızın amacı derhal komünist toplumun, üretim araçlarının özel mülkiyetinin ve ücretli emeğin olmadığı, sınıfsız, devletsiz, herkesin toplumsal zenginlikten pay aldığı ve toplumun geleceğinin kollektif kararlarla belirlendiği özgür insan toplumunun kurulmasıdır.

Ancak özgür toplumu getirecek işçi devrimi komünist-işçi partisinin iradesi sonucu gerçekleşmez. İşçi devrimi farklı alanlarda ve biçimlerde örgütlenmesi gerken geniş bir toplumsal ve sınıfsal harekettir. Onun önündeki bütün engeller temizlenmelidir. Bu komünist-işçi partisinin günlük etkinliğinin özü ve varlık sebebidir. İşçi devriminin örgütlenmesi için mücadele devam ederken, her gün milyarlarca insan kapitalizm altında kıt kanaat geçinmek için mücadele etmektedir.Yeni bir dünya için devrimci mücadele çalışan insanlığın yaşam koşullarını ilerletmek için verilen günlük mücadeleden ayrılamaz. İşçi komünizmi sisteme karşı devrimi örgütlemeyi kapitalizme karşı en geniş ölçüde reformları empoze etmekle bağdaşmaz görmez. Tam tersine, sonal zaferin yaşamsal şartı olarak varlığını her iki cephede mücadele etmekte görür. İşçi devrimi çaresizlik ve yoksulluk içindekilerin devrimi değildir. İşçi devrimi işçi sınıfının maddi ve ahlaki hazırlığına ve bilinçliliğine dayanır. İşçi sınıfının ve genel olarak insanların toplumsal saygınlığı, ekonomik güvenliği ve politik özgürlükleri ne kadar geniş, işçilerin ve ilerici mücadelelerin burjuva toplumuna empoze ettiği politik, refah ve sivil standardlar ne kadar ilerletici olursa işçi devriminin koşulları o kadar hazır ve devrimin zaferi o kadar kararlı ve ezici olur. İşçi komünizmi insanların toplumsal koşullarını ve standardlarını ilerletmek için verilen her mücadelede en ön cephede yer alır.

İşçi komünizmi, reformlar için mücadele eden işçi ve işçi olmayan reformist örgüt ve hareketlerden, ilk önce tam özgürlük ve eşitliğin reformlarla elde edilemeyeceğinin vurgulamasıyla ayrılır. Tanım gereği en derin ekonomik ve politik reformlar dahi varolan sistemin iğrenç temellerini özel mülkiyeti, sınıf bölünmelerini ve ücretli emek sisteminini dokunulmaz bırakmaktadır. Bunun yanında, kapitalizmin bütün tarihi ve farklı ülkelerdeki gerçek deneyimler birçok durumda burjuvazinin en küçük reformlar için verilen çabalara dahi direndiğini göstermiştir. Ayrıca kazanılan ne varsa geçici, saldırılara açık ve geri alınabilirdir. İşçi komünizmi reformlar için savaşırken toplumsal devrimin tek yaşayabilir ve özgürleştiren işçi sınıfı alternatifi olduğunda ısrar eder.

İkinci olarak, işçi komünizmi çalışanların ekonomik, politik, kültürel yaşamlarındaki en küçük ilerlemeleri dahi savunurken en geniş ve ilerici politik, sivil ve refah hakları için çağrıda bulunur. Reformlar için mücadelede hareketimiz kendini kapitalist sınıfın vermeye gücünün yettiği reformlarla sınırlamaz. İşverenlerin kar ve zaraları , sözde ulusal ekonominin çıkarları taleplerimizi sınırlamaz. Başlangıç noktamız insanların tartışılmaz haklarıdır. Eğer sağlık, eğitim, ekonomik güvence, grev hakkı, politik yaşama doğrudan ve sürekli katılım, kadınlar için eşit haklar, dinsel saldırıdan özgürlük vb. hakları kapitalizmin çıkarlarına ve işverenlerin karlılığıyla uyumsuzsa bu durum bu sistemin ortadan kaldırılmasının gerekliliğini kanıtlar. Bu hareketimizin işçi sınıfına ve topluma reformlar için savaşımda gösterdiği temel gerçektir. Bu mücadeledeki amacımız “insan yüzlü”, reforme edilmiş kapitalizm yaratmak değildir. Amacımız varolan sistemin çalışanların tartışılmaz haklarını tanımaya ve korumasına zorlamaktır. Burjuvazinin kendi varlığına aykırı bulduğu talep ve hakları işçi sınıfı en geniş ölçüde uygulatmayı amaçlamaktadır

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA
Komünist-İşçi Partisi Programı

2




Komünist-işçi partisi işçilerin komünist programının bütününü gerçekleştirmek ve işçi sınıfının toplumsal devriminin tam zaferi için mücadele eder. Komünist-işçi partisi insanlığın ekonomi, bilim, teknoloji ve sivil standardlarındaki ilerlemelerin sınıfsız, sömürüsüz, baskısız özgür bir toplum, dünya sosyalist topluluğu için maddi koşulları hazırladığına ve iktidarı alan işçi sınıfının komünist programının uygulamaya girişmesi zorunluluğuna inanır.

Aynı zamanda kapitalizmin baskın olduğu her yerde komünist-işçi partisi insanların yaşam standardlarını ve politik ve sivil haklarını olası en üst düzeye yükseltmek için en geniş ve ileri politik, ekonomik, toplumsal ve kültürel reformlar için mücadele eder. Bu reformlar ve bunların gerçekleştirilmesi için verilen mücadelede kazanılan güç ve birlik, çalışanların kapitalist sisteme son darbeyi vurmasını kolaylaştırmaktadır.

Programın ikinci bölümü varolan sisteme reformları empoze etmek için süren işçilerin mücadelerinde komünist-işçi partisi tarafından yükseltilen temel acil talepleri içermektedir. Aşağıdaki talep ve normlar en ileri kapitalist ülkelerin standardlarına göre bile radikal ve ideal görünmelerine rağmen komünist bir toplumda gerçekleştirilecek haklar ve özgürlüklerin çok küçük bir kısmını temsil etmektedir.

Hiç kuşkusuz bugün İran’da insanların yaşamlarındaki en küçük ilerleme ve en temel hak ve özgürlüklerin gerçekleştirilmesi dahi insan düşmanı ve gerici İslam Cumhuriyetinin yıkılmasını gerektirmektedir. Bu rejimin yıkılması İran’daki işçi devriminin acil görevlerinden biridir. Komünist-işçi partisi İslami Cumhuriyeti devirmek ve derhal işçi devletinin kurulması için mücadele etmektedir. İşçi iktidarı İran’da sadece Programın ikinci kısmında anahatları verilmiş olan insanların en temel haklarını değil bütün komünist programı yerine getirerek gerçek ve tam özgürlük ve eşitlik için koşulları hazırlayacaktır.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - İkinci Bölüm - 1

Genel İlkeler ve Çerçeve


1.Kişilerin politik iktidara doğrudan ve sürekli katılımına dayanan politik yapının kurulması.

2.Herkes için en geniş ölçüde, koşulsuz, eşit ve güvenceye sahip politik ve sivil hak ve özgürlüklerin kurulması. Cinsiyete, etnisitiye, ulusallığa, vatandaşlığa, ırka, dine, yaşa vb. göre ayrımcılıkların yasaklanması.

3.Varolan kapitalist sisteme insanların yüksek yaşam standardları, refah ve ekonomik güvenliği için, ilerici iş kanunu gibi, genel ekonomik ve refah normlarının gerçekleştirilmesi

4.Gerici, ayrımcı ve küçültücü inanç ve geleneklerin kökten ve hızla kenara itilmesi ve özgür ve açık bir kültürün, değerlerin ve insan ilişkilerinin gelişmesine yardım edecek yasa ve önlemlerin yürürlüğe sokulması.

5.İran’ı dünya daki işçi ve sosyalist mücadeleler, ilerici toplumsal değer ve ilişkiler ve ilerici mücadeleler için dayanışma kaynağına dönüştürecek yasa ve politikların sunulması.

Yukarıdaki genel ilkeler aşağıdaki önlemlerle derhal yerine getirilecektir:

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - İkinci Bölüm - 2

Politik iktidarın Yapısı ve Organları



Konsey iktidarı

Hükümete, yasama ve türütme süreçlerine geniş kitlesel katılımı saglayan bir toplum parlementoya ve temsili demokrasiye dayanamaz. Yerel düzeyden ulusal düzeye iktidarın uygulanması halkın yasama ve yürütmeyi birleştiren kendi konseylerince yürütülmesi gerekir. Ana yönetim organı konseylerin temsilcilerinin ulusal kongresi olacaktır. 16 yaşından büyük herkes yerel konseylerde oy kullanma ve bütün konumlarda çalışma ve üst konseylerde temsilci olma hakkına sahip olacaktır.


Ordunun dağıtılması

Egemen sınıfın ücretli silahlı çeteleri olan ordu ve profesyonel silahlı kuvvetler bir ülkenin burjuvazisinin ekonomik çıkarlarını ve pazarını diğerine karşı korumak ve çalışanlara boyun eğdirmek için örgütlenmiştir. Egemen sınıfların orduyu toplumun bütününe hizmet eden bir halk organı olarak sunarak ordunun gerçek fonksiyonunu ve sınıfsal doğasını gözlerden gizlemeye çalışmasına rağmen ordunun egemen sınıflarla yakın ilişkisi ve toplumun efendilerinin çıkarlarını korumadaki rolleri insanların çoğunluğu için açıktır. Bu sadece ordu ve polisin baskıcı rolünün apaçık olduğu Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde değil apolitik ordu masalının uzun süre yaşadığı Avrupa ve Kuzey Amerika’da da böyledir.

Komünist-işçi partisi ordu ve profesyonel silahlı kuvvetlerin dağıtılmasını savunmaktadır.

Ordu, Pasdaran(İslamcı muhafızlar) ve diğer profesyonel kuvvetler, bütün gizli askeri ve istihbarat örgütleri dağıtılmalıdır.

İnsanlardan ayrı ve üstlerinde duran profesyonel ordunun yerini genel askeri eğitime ve güvenlik ve savunmaya genel katılıma dayanan halk konseylerinin milis gücü alacaktır.

Ek olarak parti silahlı kuvvetler olduğu sürece aşağıdaki ilkelerin her durumda ve koşulda uygulanması gerektiğine inanmaktadır:

Silahlı kuvvetlere sorgusuz itaatin kaldırılması. Bütün askeri personel ülkenin yasaları ve kendi vicdanları ve ilkeleriyle çatışma içinde olduklarını düşündükleri emirleri uygulamayı reddetme hakkına sahiptir.

Herkes kendi ilkeleri ve inaçlarıyla uyuşmayan herhangi bir askeri etkinlik veya savaşta yer almayı reddetme hakkına sahiptir.

Görevliler her zaman üniformalarını giymek ve silahlarını açıkta taşımak zorundadırlar. Üniformasız silahlı kuvvetler ve sivil polis oluşturmak yasaktır. Her vatandaşın çevresinde ve topluluğunda silahlı görevlilerin olduğunu bilme hakkına sahiptir.

Askeri kuvvetlerin üyeleri politik etkinliklerde yer alma ve politik partilere üye olma hakkına sahiptir. Politik partiler, sendikalar ve diğer örgütlenmeler askeri kuvvetler içinde etkinlik yapma hakkına sahiptir.


Seçilmemiş bürokrasininin kaldırılması:
Yönetime doğrudan kitlesel katılım

Bütün politik ve yönetsel organlar ve görevler seçilmeli ve seçmenlerin çoğunluğunun kararıyla geri alınabilir olmalıdır. Bu görevlere seçilenler ortalama işçi ücretinden yüksek maaş almamalıdır. Bütün yönetim organları konseyler aracılığıyla halkın doğrudan gözetiminde olmalıdır. Devlet dairelerinin, halkın bunlara müdahalelerini ve kontrollerini basit bir göreve dönüştürmek için, hiyerarşi, dil ve çalışma prosedürlerinin basitleştirilmelidir.

Kamu hizmetlerinde vatandaşlar ve müşteriler için iş ahlakı ve saygının yükseltilmesi. Görevlilerce otoritenin kötüye kullanılması, rüşvet, kayırma, ayrımcılık, yasal olarak tanımlanmış kural ve prosedürlerden sapma vb. gibi, temel suçlar olarak umumi mahkemelerde kovuşturmalarla sonuçlanmalıdır. Kamu kaynaklarının özel amaçlar için kullanımının yasaklanmalıdır.

Bireylerin herhangi devlet memurunu umumi mahkemelerde koşulsuz dava etme hakkı vardır.


Bağımsız yargı. Herkes için yasal adalet

Her toplumda yargı sistemi ve yasal adalet o toplumun toplumsal ilişkilerinin ve ekonomik ve politik temellerinin yansımasıdır. Yargı alanı –kanunlardan ve baskın adalet, doğruluk, hak kavramlarının yorumundan yargı gücünün prosedür ve yönetimine kadar– varolan toplumun ekonomik ve sınıfsal temellerini koruyan politik üstyapının parçasıdır. Bu yüzden herkes için gerçek yasal adalet ve eşit uygulaması ve tam bağımsız ve adil bir yargı yönetimi varolan sınıflı toplumun köklü yeniden biçimlendirilmesini gererktirmektedir.

Bu amaca bir adım olarak ve varolan toplumda daha adaletli yargılanmanın oluşturulması için Komünist-işçi partisi aaşağıdaki temel ilkelerin derhal uygulanması için çağrıda bulunur:

1.Hakimlerin, mahkemelerin ve yargı sisteminin yürütmeden tam yasal bağımsızlığı

2.Hakimler ve diğer yargı görevlileri seçimle işbaşına gelmeli, çoğunluğun kararıyla geri çağırabilir olmalıdır.

3.Özel mahkemelerin yasaklanması ve bütün davaların umumi mahkemelerde yapılması.

4.Bütün davalar kamuya açık olmalıdır. Bütün temel suçlarda jürili duruşmalar yapılmalı. Sanıkların ve avukatların hakimleri ve jüri üyelerini kabul ya da reddetme hakkı.

5.Bütün duruşmalarda sanık suçluluğu kanıtlanana kadar masumdur ve kanıtlama zorunluluğu davacınındır.

6.Ülkenin yargı ilkeleri ve yargı sisteminden önce birey hakları detaylı olarak Programın diğer kesimlerinde anlatılmıştır.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - İkinci Bölüm - 3

Bireysel ve Sivil Haklar ve Özgürlükler


Burjuva özürcüleri bireye saygı ve sivil hakların bu sistemin ayırdedici özelliği olduğunu iddia ederler. Gerçek ise sermayenin iktidarı altında yaşayan beş milyardan fazla insanın dışında sadece küçük bir kesimin bir avuç ülkede az çok kararlı bireysel ve sivil haklarını kullanabildiğidir. Kapitalist dünya da ezici çoğunluğun yazgısı daha çok ya da daha az politik haklardan tam yoksunluğu, despotik rejimler ve devlet terörizmi ve şiddetidir. Hatta Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’nın sanayileşmiş ülkelerinde dahi bu haklar insanların talep ve hak ettiği hak ve özgürlüklerin sadece küçük bir kısmıdır. Sermaye tarafından çalışanların ekonomik köleliştirilmesi ve sivil haklar ve mülkiyet arasındaki doğrudan ilişki bu hakları herhangi ciddi ve gerçek anlamdan yoksun bırakmaktadır. Ekonomik kriz zamanlarında bu ülkelerin deneyimleri bu sözde hakların yaşamasının dahi kapitalist sınıfın ekonomik koşullarına bağlı olduğunu göstermekte ve sermayenin karlılığı ve birikimine engel olduğu sürece bu haklar saldırıya uğramaktadır.

Gerçek bireysel ve sivil özgürlükler sadece özgür bir toplumda gerçekleşebilir. Ekonomik ve sınıfsal kölelikleri yok ederek işçilerin komünist devrimi yaşamın farklı alanlarında bireyin kendini ifade edebilmesi için en geniş özgürlüklere ve fırsatlara yol açacaktır.

Aynı zamanda komünist-işçi partisi günümüz toplumunda en geniş bireysel ve sivil hakların gerçekleştirilmesi ve korunması için mücadele eder. Anahatlarıyla inkar edilemez ve dokunulamaz haklar aşağıda belirtilmiştir:

1.Yaşama hakkı. Beden ve zihnin saldırılara karşı dokunulmazlığı.

2.Geçim hakkı. Günümüz toplumunda normal bir yaşamın gerekliliklerine sahip olma hakkı.

3.Boş zaman, dinlenme, eğlenme hakkı.

4.Eğitim hakkı. Bütün eğitim kaynaklarına ulaşma hakkı.

5.Sağlık hakkı. Hastalık ve rahatsızlıklardan korunma için varolan bütün imkanlardan yararlanma hakkı. Bütün sağlık bakımı ve tibbi imkanlardan yararlanma hakkı.

6.Bireysel bağımsızlık hakkı. Herhangi bir maske ya da mazeret altında kölelik ve zorla çalıştırmanın yasaklanması.

7.Sosyalleşme ve sosyal bir yaşama sahip olma hakkı. Diğer insanlarla ilişki kurmanın engellenmesinin ve insanların toplumsal çevreden yalıtılmasının yasaklanması.

8.Toplumsal bütün alanları hakkındaki gerçekleri araştırma ve bilme hakkı. Sansürün ve kamuya açık bilgi üzerinde medya yöneticilerinin ve devletin kontrolünün yasaklanması.

9.Sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşama hakkı. İnsanların ve onların temsilcilerinin devletin ve özel girişimlerin etkinliklerinin çevreye etkilerini kontrol etme hakkı.

10.Koşulsuz inanç, ifade, toplanma, basın, gösteri, grev, örgütlenme ve politik parti kurma özgürlüğü.

11.Tam ve koşulsuz eleştiri özgürlüğü. Toplumdaki bütün politik, kültürel, etik ve ideolojik görüşleri eleştirme hakkı. Eleştiri ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması için çağrıda bulunan ulusal, dinsel, yurtsever ve diğer kutsallıkların yasaklanması ve illegal ilan edilmesi.

12.Din ve ateizm özgürlüğü.

13.Cinsiyet, din, etnisite, ulus, meslek, vatandaşlık, inanç ya da politik inanclardan bağımsız olarak 16 yaşın üzerindeki herkes için eşit ve genel oy hakkı. 16 yaşın üzerindeki herkesin temsili organlarda ve seçilmiş görevlerde çalışma hakkı.

14.Sorgulamanın yasaklanması. Kendilerinin suçlanmasından sakınmak için ifade vermeyi reddetme hakkı. Kişisel görüşleri ve inançları hakkında sessiz kalma hakkı.

15.Koşulsuz yaşayacağı yeri seçme hakkı. Erkek ve kadın 16 yaş üzerindeki herkes için seyahat özgürlüğü. Ülke içindeki hareketlerin devlet tarafından sürekli kontrolünün yasaklanması. Ülkeden çıkışlardaki herhangi bir sınırlamanın kaldırılması. İstek üzerine derhal ve koşulsuz pasaport hakkı.

16.Vatandaşlığa giriş ve çıkışlarda herhangi bir sınırlamanın yasaklanması. Vatandaşlığın yasal zorunluluklarını kabul eden herkesin vatandaşlığa kabulü. İran’a yerleşmek için başvuranlara koşulsuz yer ve iş sağlanması .

17.Özel hayatın dokunulmazlığı. Kişinin ev, ilişki ve konuşmalarının dokunulmazlığı ve herhangi bir otoritenin saldırısına karşı korunması. Takip, izleme ve dinlemenin yasaklanması.

Özel izinleri alınmadan kişiler hakkında bilgi toplanmasının yasaklanması. Herkesin devletin kendileri hakkında sahip olduğu bilgileri elde etme hakkı.

18.İş seçme özgürlüğü.

19.Koşulsuz giyinme özgürlüğü. Kamuda erkek ya da kadının kıyafeti üzerinde resmi ya da zımni isteklerin yasaklanması. Kişilerin kıyafet ya da dış görünüşüne göre ayrımcılık ya da sınırlamalara uğramasının yasaklanması.

20.Halkın seçilmiş temsilcilerinin devlet kurumlarını, etkinliklerini ve dökümanlarını kontrol etme hakkı. Gizli diplomasinin yasaklanması.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - İkinci Bölüm - 4

Ayrımcılığın Kaldırılması ve Eşitlik


İnsan eşitliği işçi komünizminin merkezi kavramı ve sınıfların, sömürücü ve ayrımcı kapitalist sistemin kaldırılmasıyla kurulacak özgür sosyalist toplumun temel ilkesidir. Komünist eşitlik yasa önünde eşitlikten daha geniştir. Komünist eşitlik bütün insanların ekonomik, politik, toplumsal alanlardaki gerçek eşitliğidir. Sadece politik haklarda eşitlik değil insanlığın kollektif çabasının ürünleri ve maddi kaynaklarına ulaşmada, toplumsal konum ve ekonomik ilişkilerde eşitlik, sadece yasa önünde eşitlik değil insanların birbirleriyle ilişkilerinde eşitliktir. İnsanların farklı yeteneklerini geliştirebilmeleri ve toplumun maddi ve entelektüel canlılığı için gerekli koşul olan komünist eşitlik sadece insanların sınıflara bölünmesine son verilerek gerçekleştirilebilir. Tanım gereği sınıflı toplum özgür ve eşit bir toplum olamaz.

Kapitalist toplumda eşitlik ve ayrımcılığı kaldırmak için verdiğimiz mücadele toplumsal devrimi ilerletmek ve özgür ve eşit bir komünist toplum kurmak için verdiğimiz temel mücadelenin bütünleyici parçasıdır. Partimiz eşitsizlik ve ayrımcılığa karşı verilen her toplumsal mücadelenin en ön cephesinde yer alır ve cinsiyet, ulus, din, ırk, inanç, meslek, statü, vatandaşlıktan bağımsız olarak herkes için eşit haklar ve kanunların eşit uygulanmasının bütün kanunların arkasındaki dokunulamaz temel ilkesi olması gerektiğine inanır. Bu ilkeye uymayan her kanun ve düzenleme geçersiz kılınmalı ve bireyler, kurumlar, devlet ya da özel girşimler tarafından uygulanan herhangi bir ayrımcılık ceza soruşturmasına uğramalıdır.


Kadın erkek eşitliği.
Cinsiyet ayrımcılığının yasaklanması.

Kadınlara uygulanan ayrımcılık bugünkü dünyanın özelliğidir. Dünyanın büyük bölümünde kadınlar erkekler için tanınmış en önemsiz haklardan bile resmi ve yasal olarak yaralanmaları engellenmiştir. Ekonomik olarak geri ülkelerde din ve eski geleneklerin toplumun politik, yönetsel ve kültürel yapısında güçlü yer tuttuğu yerlerde kadınlara yapılan baskı en şiddetli ve rezil biçimler almaktadır. İleri ülkelerde, hatta kadın hakları hareketleri ve sosyalist-işçi mücadelerinin sonucu olarak cinsel ayrımcılığın yasa metinlerinden silindiği toplumlarda dahi, kadın kapitalist ekonominin mekanizmaları ve varolan erkek şövenisti gelenek ve inançlar aracılığıyla pratikte birçok alanda ayrımcılığa uğramaktadır.

Kadınlara yapılan baskı kapitalizmin icadı değildir. Bununla birlikte, kapitalizm tarihin bu iğrenç mirasını çağdaş ekonomik ve toplumsal ilişkilerin köşetaşına dönüştürmüştür. Kadın eşitsizliğinin kökleri arkaik inançlarda ve yok olmuş toplumların entelektüel ve kültürel kalıtımında ya da Karanlık Çağların dinlerinin ideallerinde değil üretim sürecindeki cinsel bölünmeyi semayenin karlılığını sağlamada önemli bir ekonomik ve politik faktör olarak gören bugünün modern ve sanayileşmiş kapitalist toplumunda görülmelidir.

İşe almada ve işten atmada emek esnekliği yaratmak, işçiler arasına bölünme, rekabet ve sürtüşme sokmak, bütün olarak işçi sınıfının yaşam standardlarını düşürmenin yolu olarak işçi sınıfı içindeki en avantajsız kesimlerin varolmasını sağlamak, çalışanların insan ve sınıf bilinçlerini çarpıtarak eskimiş ve arkaik önyargılara yeni biçim vermek: Bütün bunlar bugün kapitalist birikimin sütunları ve modern çağdaş kapitalizm için kadınlara yapılan baskının nimetleridir. Kapitalizmin kadınların eşitliğiyle uyuşup uyuşamayacağından bağımsız olarak, 20. yüzyılın sonunda kapitalizm bu eşitsizliğe dayanmaktadır, şiddetli ve sert direniş göstermeden bundan vazgeçmeyecektir.

Komünist-işçi partisi tam ve koşulsuz kadın ve erkek eşitliği için mücadele eder. Kadınlara yapılan ayrımcılığın kaldırılması için derhal uygulanması gereken yasa ve önlemler aşağıdadır:

1.Kadın erkek eşitliğine aykırı yasa ve düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması için tam ve koşulsuz kadın ve erkek haklarının eşitliğinin ilanı.

2.Politik yaşama katılımda tam olarak kadın erkek eşitliğinin sağlanması için acil önlemlerin sağlanması. Kadınların her düzeyde koşulsuz olarak seçimlerde yer alabilme ve politik, yönetsel, yargı konumlarında çalışabilme hakkı. Kadınların yönetim ve politikaya katılımını sınırlayan yasa ve düzenlemelerin kaldırılması.

3.Ailede kadın ve erkek için tam eşit hak ve statünün sağlanması. Sözde evin reisi olarak erkeğe tanınan imtiyazların kaldırılması ve çocukların bakımı ve büyütülmesinde, aile harcamalarının, mirasın kontrolünde, ikametgah seçiminde, ev işinde, profesyonel iş vermede, boşanmada, ayrılma durumunda çocukların gözetimi ve aile mülkiyetinin bölünmesinde kadın ve erkek için eşit hak ve zorunlulukların koyulması. Ta’addod Zowjat’ın (erkekler için çok kadınla evlenme İslami hakkı) yasaklanması ve Seegheeh (İslami eş kiralamanın) yasaklanması. İslami yasa ve eski geleneklerin erkeğin yararına buyurduğu bütün köleci zorunlulukların yasaklanması. Şiddet kullanmasa dahi kocanın eşiyle rızası olmadan cinsel ilişki kurmasının yasaklanması. Kadın üzerindeki baskıcı zorlamalar tecavüz olarak kovuşturmaya uğramalıdır. Ailede kadına ev işi empoze edilmesinin yasaklanması. Ailede kadına ve kız çocuklarına küçültücü, özgürlüğü kısıtlayıcı, tehditkar ve şiddet içeren davranışların ağır biçimde cazelandırılması.

4.Ekonomik yaşam ve istihdamda tam kadın ve erkek eşitliği. Kadın ve erkeğe eşit iş ve sosyal güvenlik uygulanması. Benzer işler için kadın ve erkeğe eşit ücret. İşe almada kadınlara yönelik herhangi bir kısıtlamanın kaldırılması. Kadın ve erkeğin ücretlerde, sigortada, tatillerde, çalışma saatlerinde, iş vardiyalarında, terfilerde, işçi temsilciliğinde tam eşitliği.

Hamile kadının işten çıkarılmasının yasaklanması, hamile kadına ağır iş verilmesinin yasaklanması ve işyerinde kadınların özel ihtiyaç duyduğu önlemlerin alınması gibi kadınların güvenli iş ve profesyonel kariyer yapmalarını sağlayacak özel kural ve standartların yürürlüğe sokulması. 16 haftalık hamilelik izni ve 1 yıllık çocuk bakım izni. Kendi kararlarına göre 1 yıllık çocuk bakım izni kadın ve erkek tarafından birlikte kullanılabilir. Girişimlerin bu düzenlemelere uygunluğunu kontrol etmek için denetleme konseylerinin oluşturulması.

Ticari ya da ticari olmayan, devlet ya da özel işyerlerinde ve çalışma yaşamında kadın eşitliğini sağlamak için yetkileri olan fırsat eşitliği mahkemelerinin oluşturulması. İstihdamda kadın ve erkeğin tam eşitliği ilkesini çiğneyen kurumların ağır cezalandırılması ve kovuşturulması.

Kadınların üzerine gereğinden fazla yük getiren ev işi ve çocuk bakımı gibi şeylerden kurtulması ve kadınlara ev dışında farklı etkinliklere girme imkanını sağlayacak günlük bakım merkezleri, kreşler, çocuk klüpleri gibi parasız merkezlerin oluşturulması.

5.Eşit bir vatandaş olarak kadınların bağımsızlığı ve özgürlüğüyle çatışan bütün sınırlayıcı ve gerici kültürel ve ahlaki kuralların ve geleneklerin kaldırılması. Ülke içi ya da dışında tek ya da evli kadının kendi isteğine göre seyahat etme ve ikametgah seçmesinin sınırlanmasının kaldırılması. Kadının giyinme, iş ve sosyal ilişkilerini seçme hakkını sınırlayan bütün yasa ve düzenlemelerin kaldırılması. Kamu yerlerinde, kurumlarında, toplantılarında ve kamu taşımacılığında kadın erkek ayrımcılığının yasaklanması. Bütün düzeylerde karma eğitim. Devlet ya da özel otorite ve kurumların resmi ilişki ve konuşmalarında kadını erkeğin konumuna göre tanımlayan bayan vb. gibi ünvanların kullanılmasının yasaklanması. Kadınların özel yaşamlarına ve kişisel, duygusal ve cinsel ilişkilerine herhangi bir otoritenin, aile üyeleri veya akrabaların ya da resmi otoritelerin karışmasının yasaklanması. Kamu kurumlarında kadınlara küçültücü, erkek şövenisti, ataerkil ve eşitsiz davranışların yasaklanması. İş ilanlarında cinsiyete referansın yasaklanması. Eğitim materyallerinden kadınlara önyargılı ve küçültücü referansların kaldırılması ve yerine kadın eşitliği ile ilgili özel derslerin ve eğitim materyallerinin dahil edilmesi. Kadınlara karşı ayrımcılık ve taciz durumlarıyla ilgilenecek özel, yasal bölümlerin ve denetleyici kurulların oluşturulması.

6.Toplumdaki erkek şövenisti ve kadın düşmanı kültüre karşı savaşmak için ilgili devlet otoritereleri tarafından doğrudan eylem .Hükümet dışı kadın hakları gruplarını destekleme ve teşvik etme.


Vatandaş olup olmamasından bağımsız olarak ülkeye yerleşmiş herkes için eşit haklar.

1.Vatandaş olup olmamasından bağımsız olarak bütün bireysel, sivil, politik, toplumsal ve refah haklarında İran’da yerleşmiş herkes için tam koşulsuz eşitlik.

2.Vatandaş olup olmamasında bağımsız olarak bütün işçiler için iş ve toplumsal refah kanunlarının eşit uygulanması.

3.İran’a yerleşme başvurusu yapan herkese giriş, ikamet ve iş izini ve sigorta kartları vb. sağlanması.


Irk ayrımcılığının yasaklanması

Komünist-işçi partisi ırkçılık ve herhangi ırkçı önyargıya karşı kararlılıkla mücadele eder. Ülke kanunlarının ırk ayrımcılığını yasaklaması yanında dünyadaki ırk ayrımcılığına karşı etkili muhalefet dış politikanın sürekli bir parçası olmalıdır.


Ulusal baskının yok edilmesi

Komünist-işçi partisi ulusal baskının ve ülke kanunlarında ve hükümet politikalarında bütün ulusal ayrımcılık biçimlerinin sona erdirilmesini savunur. Parti ulusçuluk, ulusal kimlik ve ulusal gururu evrensel insan kimliğini yadsıyan ve özgürlük ve eşitlik davasını boğan gerici ve zararlı kavramlar olarak görülür. Parti insanların ulusal bir kimliğe ve ulusa göre tanımlanmasına şiddetle karşıdır. Ulusundan bağımsız olarak toplumun bütün üyelerinin eşit haklara sahip olduğu ve ulusallık temelinde olumlu ya da olumsuz hiçbir ayrımcılığın olmadığı bir sistemi kurmayı savunur.

Genel ilke olarak komünist-işçi partisi farklı ulusal kökenlerden insanların eşit haklara sahip özgür vatandaşlar olarak büyük ülkelerde yaşamasını savunur. Bu sınıf mücadelesinde işçilerin saflarını güçlendirir. Varolan devletlerde ulusal baskı ve çekişmelerin tarihi birlikte yaşamayı zorlaştırdığı durumlarda parti ezilen ulusallıkların, eğer doğrudan ve özgür referandumla seçerlerse, ayrılma ve bağımsız devlet kurma haklarını tanır.


Kürt sorunu

Bölgedeki bütün ülkelerde Kürtlere karşı uygulanan ulusal baskının uzun tarihi, Şah rejimi ve İslam rejimi altında İran Kürdistanı’ndaki özerklik için yapılan protesto hareketleri ve mücedelerinin kanla bastırılması yüzünden komünist-işçi partisi ilke olarak Kürtlerin özgür referandumla İran’dan ayrılma ve bağımsız devlet kurma haklarını tanır. Parti bu özgür seçimi önleyecek herhangi bir askeri ve şiddet eylemlerini şiddetle mahkum eder. Komünist-işçi partisi uluslararası organların denetimi altında Batı İran’ın Kürt yerleşim bölgelerinde özgür bir referandum ile İran’daki Kürt sorununun acil çözümü için çağrıda bulunur. Böyle bir referandum merkezi hükümetin askeri kuvvetlerinin geri çekilmesinden ve Kürdistan’daki bütün politik partilerin insanları kendi programları doğrultusunda bilgilendirecekleri özgür etkinlik döneminden sonra gerçekleştirilmelidir. İlke olarak komünist-işçi partisi herhangi bir zamanda Kürdistan’ın ayrılmasını sadece eğer bu durum Kürdistandaki işçiler için daha ilerici sivil haklar ve daha adil ve güvenli ekonomik ve toplumsal çevre sağlayacaksa savunur. Partinin resmi konumu bütün olarak işçi sınıfının çıkarları ve özel olarak Kürdistandaki işçilerin çıkarları doğrultusunda durumun somut değerlendirilmesiyle belirlenecektir. Komünist-işçi partisi Kürdistan’daki ulusal güçler tarafından sunulan Kürt özerkliği fikrini Kürt ve Kürt olmayan ulusal kimliklerin tek bir ulusal çerçeve içinde varlıklarının sürdürülmesini amaçlayan bir reçete olarak görür. Ulusal özerklik ulusal bölünmeleri ölümsüzleştirmekle ve resmi olarak meşrulaştırmakla sınırlıdır ve sahneyi gelecek yıllardaki ulusal çatışmalara hazırlar.

Komünist-işçi partisi Kürdistan’ın politik geleceğinin açık ve özgür bir referandumla Kürdistan halkının açık rızası olmadan merkezi hükümet ve yerel partiler arasındaki görüşmelerin sonucu ya da hükümetin tek taraflı kararı ile belirlenmesini geçersiz ve illegal kabul eder.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - İkinci Bölüm - 5

Modern ve İlerici Toplumsal ve Kültürel Normlar


Toplumdaki politik ve yönetsel normlar modern, laik, ve ilerici olmalıdır. Bu devletin ve yönetimin dinden, etnisitiden, ulusçuluktan, ırkçılıktan ve sivil haklarda ve kanun önünde herkes için tam eşitlik ilkesiyle çatışan ya da düşünce, eleştiri ve bilimsel sorgulama özgürlüğünü boğan herhangi bir ideoloji ya da kurumdan tamamen arınmış olmasını gerektirir. Din ve ulusçuluk doğaları gereği ayrımcı ve gerici eğilimlerdir ve insan özgürlüğü ve ilerlemeyle bağdaşmazlar. Özellikle din, bireyin özel işi olarak kalsa dahi, insan özgürleşmesine ve gelişmesine engeldir.

Modern laik devlet ve politik sistemin kuruluşu dinsel, ulusal, etnik, ırkçı ve cinsel bağnazlık ve önyargıdan tam kurtuluşa doğru atılmış ilk adımdır.

Komünist-işçi partisi aşağıdakilerin derhal yürürlüğe konması için çağrıda bulunur.


Din , ulusallık ve etnisite

1.Din ve ateizm özgürlüğü. Dinin devletten tamamen ayrılması. Bütün dinsel ya da dinden etkilenmiş kavram ve referansların bütün yasalardan atılması. Din bireyin özel meselesi olarak ilan edilecektir. Yasalardan, kimlik kartlarından ve resmi evraklardan kişinin dinine ait referansların çıkartılması. İnsanları bireysel ya da toplu olarak resmi dökümanlarda, medyada vb. herhangi bir etnik gruba ya da dine ait göstermenin yasaklanması.

2.Dinin eğitimden tamamen ayrılması. Dinsel konuların ve dogmaların ya da konuların dinsel yorumunu okul ve eğitim kurumlarında öğretiminin yasaklanması. Dinsel olmayan laik eğitim ilkesini ihlal eden herhangi yasa ve düzenleme derhal kaldırılmalıdır.

3.Din ve dinsel etkinliklere, kurumlara ve mezheplere devlet ya da devlet kurumları tarafından mali, maddi ya da ahlaki desteğin yasaklanması. Devlet, bildirişim araçlarıyla ve halkın eğitim ve bilimsel bilgi seviyesini yükselterek toplumsal yaşamın çeşitli alanlarından dinin kökünü kurutmakla yükümlüdür. Resmi takvimde dinsel olay ya da günlere referansın iptali.

4.Şiddet içeren ve insanlık dışı dinsel seremonilerin yasaklanması. İnsanların sivil hakları ve özgürlükleriyle ve herkes için eşitlik ilkesiyle bağdaşmayan dinsel etkinlik, seremoni ya da törenlerin yasaklanması. İnsanların barış ve güvenliğini bozan dinsel gösterilerin yasaklanması. Sağlık, hijyen, çevre ve hayvanlara zulmün önlenmesine ilişkin kanun ve hükümlerle bağdaşmayan dinsel seremoni ve etkinliklerin yasaklanması.

5.Çocukların ve 16 yaşın altındaki bütün kişilerin din ve dinsel kurumlar tarafından maddi ve manevi manipülasyonundan korunması. 16 yaşın altındaki kişilerin dinsel mezheplere ya da dinsel seremoni ve kurumlara çekiminin yasaklanması.

6.Bütün dinsel tarikatlar resmi düzeyde özel girişim olarak kaydedilecektir. Dinsel kuruluşların girişim kanunları ve düzenlemelerine bağlanması. Dinsel toplulukların hesaplarının ve ticari işlemlerinin yasal otoriteler tarafından denetlenmesi. Bu kurumların diğer girişimlere uygulanan vergi kanunlarına bağlanması .

7.Dinin kabul edilmesi için herhengi bir fiziksel ya da psikolojik zorlamanın yasaklanması. Kişilerin hak, eşitlik ve özgürlüğünü, yasa tarafından tanınmış sivil, kültürel, politik ve ekonomik haklarını kullanmalarını ve toplumsal yaşama özgür katılımlarını çiğneyen dinsel, etnik, geleneksel, yerel geleneklerin yasaklanması. İslam rejimi altındaki çeşitli kuruluşlar ve devlet yoluyla ya da dinsel kuruluşlar tarafından zorla elde edilmiş bütün mülklere ve binalara el konulması ve geri sahiplenebilinebilmesi. Kamunun yararı için bunlar halk tarafından seçilmiş kurullar aracılığıyla verilecektir.

8.Birey ya da grupları açık izinleri olmadan kamuda, medya a , devlet kuruluşlarında özel bir ulusa ait olarak göstermenin yasaklanması.

9.Kimlik kartlarında , resmi dökümanlarda ve resmi işlerde kişilerin ulusuna referansın iptali.

10.Dinsel, ulusal, etnik, ırkçı ve cinsel nefretin kışkırtılmasının yasaklanması. Açıkça ve resmen bir grup insanın diğerlerinden ulus, etnisite, ırk, din ve cinsiyet temellerinde üstünlüğünü iddia eden politik örgütlenmelerin kurulmasının yasaklanması.


Birlikte yaşam , aile, evlilik ve boşanma

1.16 yaşın üzerindeki her çift kendi seçimleriyle birlikte yaşama hakkına sahiptir. Bireylerin herhangi bir kişi ya da otorite tarafından partner seçimine ya da ayrılmaya zorlaması yasaktır.

2.Eğer taraflar isterse, resmen tanınmak ve aile kanunları tarafından korunmak için birlikte yaşayanların basit bir kaydı yeterlidir. Evliliğin laikleştirilmesi. Evlilik kaydı için devlet seremonilerinde dinsel tören ve gösterilerin yasaklanması. Evlilik için dinsel ya da laik özel seremonilerin yapılmasının kanun önünde geçerliliği yoktur.

3.Evliliğin ön şartları olarak Mehriyye (başlık parası), Shirbaha, Jahizieh (iki taraf arasındaki çeşitli ödeme şekilleri, çeyiz) gibi mali işlemlerin yasaklanması .

4.Ta’addod Zowjat’ın (erkeklerin çok evlilik yapma İslami hakkı ) ve Seegheh’in ( İslami eş kiralama ) yasaklanması.

5.Ailede kadın ve erkek için ikamet seçiminde, çocukların eğitim ve bakımında, aile mülkleri ve maliyesini ilgilendiren kararlarda ve birlikte yaşamayı ilgilendiren bütün durumlarda eşit haklar. Bütün kanun ve düzenlemelerde evin reisi olarak erkeğe verilen özel statünün kaldırılması ve aile meselelerinde kadın ve erkek için eşit haklar.

6.Kadın ve erkek için koşulsuz ayrılma (boşanma) hakkı. Ayrıldıktan sonra çocukların bakımında kadın ve erkek için eşit haklar ve zorunluluklar.

7.Birlikte yaşama süresince aile tarafından kullanılmış ya da elde edilmiş mülk ve kaynaklar ile ilgili olarak ayrılmada çiftler için eşit haklar.

8.Babanın aile isminin çocuklara otomatik transferinin kaldırılması. Çocuğun soyadı ebeveynlerin ortak kararına bırakılacaktır. Eğer bir karara varılamazsa çocuk annenin soyadını alacaktır. Kimlik kartlarında ve pasaport, ehliyet gibi diğer resmi kimlik dökümanlarında ebeveynlerin isimlerine referansların iptali.

9.Tek ebeveynlere maddi ve manevi devlet yardımı. Gerici kültürel ve ahlaki baskılar ya da ekonomik zorluklar durumunda ayrılmış ya da evlilik dışı çocuk doğurmuş annelere özel destek.

10.Kadın ve erkeğin eşleri dışındaki kişilerle cinsel ilişkilerini suç olarak gören bütün tarihe aykırı ve gerici kanun ve düzenlemelerin kaldırılması.


Çocuk hakları

1.Her çocuğun mutlu, güvenli ve yaratıcı bir yaşam hakkıdır.

2.Toplum ailesinin imkanları ve koşullarından bağımsız olarak her çocuğun mutluluğunu sağlamakla sorumludur. Devlet çocuklar için en olası refah ve gelişme standartlarını sağlamak zorundadır.

3.Aile koşulları ne olursa olsun çocuklar ve gençler için yüksek yaşam standartı sağlayacak parasız sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri ve harçlıkların sağlanması.

4.Aile bakımı altında olmayan bütün çocukların devletin vasiliği altına yerleştirilmesi ve yaşamlarını ve eğitimlerini modern, ileri ve iyi donanımlı merkezlerde sürdürmeleri.

5.Aile koşulları ne olursa olsun bütün çocuklara yaratıcı eğitim ve toplumsal çevre sağlayacak iyi donanımlı modern kreşlerin yaratılması.

6.Evlilik içi ya da dışı doğmuş bütün çocuklar için eşit haklar

7.16 yaşın altındaki gençler ve çocuklar için profesyonel işlerin yasaklanması.

8.Çocukların evde, okulda ve toplumda hor kullanılmalarının yasaklanması. Bedensel cezalandırmanın yasaklanması. Çocukları psikolojik baskı ve tehditlere maruz bırakmanın yasaklanması.

9.Çocukların cinsel tacizine karşı kararlı yasal eylem. Çocukların cinsel tacizi ağır ceza olarak yargılanacaktır.

10.Çocukların, kız ya da erkek, eğitim, eğlenme ve çocukların sosyal etkinliklerine katılım gibi sivil ve toplumsal haklarını kullanmalarını herhangi bir bahaneyle engelleyen kimse dava edilecek ve cezalandırılacaktır.


Cinsel ilişkiler

1.Özgür ve rızaya bağlı cinsel ilişki reşit olma yaşına ulaşmış herkesin inkar edilemez hakkıdır. Kadın ve erkek için yasal reşit olma yaşı 15’tir. Yetişkinlerin (reşit olma yaşının üstündekilerin) bu yasal reşit olma yaşından küçük olanlarla, rızaları olsa dahi, cinsel ilişkileri illegaldir ve yetişkin taraf yasal kovuşturmaya uğrayacaktır.

2.Bütün yetişkinler, kadın ya da erkek, diğer yetişkinlerle olan cinsel ilişkilerinde tamamen özgürdürler. Yetişkinlerin birbirleriyle gönüllü ilişkileri onların özel konularıdır, hiçbir kimse ya da otoritenin buna karışmaya veya da bunu kamuya açmaya hakkı yoktur.

3.Herkes, özellikle gençler, cinsel eğitim ve doğum kontrol yöntemleri ve güvenli seksle ilgili eğitim alacaklardır. Cinsel eğitim okul müfredatının zorunlu kısımlarından biri olacaktır. Devlet, klinikler ve ilgili herkesin ulaşabileceği danışma hizmetleri oluşturarak, özel radyo ve televizyonları ve diğer bütün etkili yöntemleri kullanarak bireylerin cinsel ilişkideki hakları ve cinsel konulardaki bilimsel bilinçliliğini hızla yükseltmekle sorumludur.

4.Doğum kontrol araçları ve zührevi hastalıklardan korunma araçları bütün yetişkinlere ulaşılabilir ve parasız olmalıdır.


Kürtaj

Kültürel ve ekonomik baskılar sonucu insan embriyosunun kasten yok edilmesi olan kürtaj gibi çok az olay insan yaşamının hor görülmesinin günümüz toplumunun asli öğesi olduğunu ve varolan sınıflı toplumun ve sömürücü ilişkilerin insan yaşamı ve mutluluğuyla bağdaşmazlığını gösterir. Kürtaj, insanların kendine yabancılaşmasına ve varolan sınıflı toplumun onlara dayattığı yoksunluk ve zorluklara karşı savunmasız olduklarına bir kanıttır.

Komünist-işçi partisi kürtaja karşıdır. Parti insanları böyle bir eylemi gerçekleştirmelerine ya da kabul etmelerine sürükleyecek baskı ve koşulların olmadığı bir toplumun yaratılması için mücadele eder.

Aynı zamanda toplumsal koşullar kadınların geniş çoğunluğunu kürtaja sürüklediği sürece Komünist-işçi partisi vurguncuların kötüye kullanmalarını engellemek ve kadınların sağlıklarının korunmasını sağlamak için aşağıdaki önlemlerin gerçekliştirilmesi için çağrıda bulunur.

1.Hamileliğin 12. haftasına kadar kürtajın yasallaştırılması.

2.12. Haftadan sonra kürtaja eğer annenin sağlığı tehlikedeyse yasal izin verilecektir (sezeryan ve son tıbbi rapor tarafından belirtilen fetusu korumanın olası zamanına kadar). Bu gibi durumlar yetenekli tıp otoritereleri tarafından tahkik edilecektir.

3.Hamilelik testleri için geniş ve parasız imkanların sağlanması. Kişilere istenmeyen hamileliklerin çabuk keşfinin sağlanması için bu testleri kullanmanın öğretilmesi.

4.Jinekologlar tarafından ruhsatlı kliniklerde parasız kürtaj ve kürtaj sonrası bakım.

5.Kürtaj olup olmama kararı yalnız kadına aittir. Bununla birlikte devlet sosyal danışmanlar ve bilimsel yetkililerin caydırıcı tavsiye ve kanıtlarıyla olduğu kadar devletin kendisine ve çocuğuna mali, maddi ve moral taahhütleriyle kadını son kararından önce bilgilendirmekle yükümlüdür.

6.Kürtaj sayısını azaltmak için Komünist-işçi partisi istenmeyen hamilelikleri önlenmek ve kadını ekonomik, kültürel ve ahlaki baskılardan özgürleştirmek için aşağıdaki acil önlemlerin alınması için çağrıda bulunur.

7.Doğum kontrol yöntemleri ve konunun önemiyle ilgili insanların geniş çapta cinsel eğitimi. Yaygın biçimde ulaşılabilir danışma hizmetleri.

8.Doğum kontrol yöntemlerine yaygın ve parasız ulaşım.

9.Ekonomik baskı yüzünden kürtaja karar vermiş kadınlara yardım için yeterli fon ve kaynakların ayrılması. Eğer anne çocuğu doğurmaya karar verirse çocuğun bakımına hazır olduğunu bildirmek devletin görevidir.

10.Kadını kürtaja sürükleyen ön yargı ve ahlaki baskılara karşı kararlı kampanyaların örgütlenmesi. Bu gibi baskılara, önyargılara ve tehditlere karşı kadınlara etkin devlet desteği.

11.İnsanların cinsel bilinçliliğinin gelişimini ve özellikle kadınların ve gençlerin doğum kontrol yöntemleri ve güvenli seks araçlarını kullanmalarını engelleyen dinsel, erkek şövenisti ve gerici davranışlara karşı kampanya.


Uyuşturucu bağımlılığı ve ticaterine karşı mücadele

Uyuşturucuların alış ve satışının yasaklanması ve uyuşturucuların kanun dışı üretimi ve ticaretinden sorumlu olanların kovuşturulması ve ağır cezalandırılması.

İnsanları uyuşturucuya iten sosyal ve ekonomik koşulları ortadan kaldırarak ve uyuşturucu bağımlılarını uyuşturucu satıcılarından koruyarak uyuşturucu bağımlılığına karşı mücadeleye yardım.

Uyuşturucu bağımlılarının yaşamlarının suç olmaktan çıkarılması. Uyuşturucu kullanıcılarının uyuşturucuyu bırakmalarına:

1. Rehabilitasyon programlarında yer almayı kabul etmeleri şartıyla uyuşturucu kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılayacak devlet kliniklerinin kurulması.

2. Kişisel kullanım için gereken belli miktarlarda bazı uyuşturucuların kullanımının yasallaştırılması. Uyuşturucu kullanıcılarına, onları AIDS ve Hepatit gibi hastalıklardan korumak ve bu hastalıkların yayılmasını engellemek için, eczaneler ve klinikler yoluyla parasız hipodermik iğne ve şırıngaların sağlanması.

3. Bağımlılıkları yüzünden uyuşturucu kulanıcılarının izolasyonunun, hapsedilmesinin, dışlanmasının yasaklanması. Uyuşturucu bağımlılığı kendi başına bir suç değildir.


Fuhuşa karşı mücadele

Ekonomik, sosyal ve kültürel nedenlerini ortadan kaldırarak fahişeliğe karşı aktif mücadele ve fahişeliği örgütleyen şebekelere, komisyonculara ve şantajcılara karşı kararlı hareket.

Fahişeliğin örgütlenmesi ve fahişeleri çalıştırarak kar elde etmenin yasaklanması.

Fahişelerinin çalışmalarının ve yaşamlarının suç olmaktan çıkarılması. Fahişelere tekrar sosyal saygınlıklarını ve kendilerine güvenlerini kazanmalarını ve suç şebekelerinden kurtulmalarını sağlamak amacıyla yardım:

1.Kendi işi olarak kişinin cinselliğini satışının yasallaşması. Yasaların fahişeleri şantajcılara, çetelere, haraççılara karşı koruyacak şekilde genişletilmesi.

2.Fahişe olarak çalışanlara iş izninin verilmesi. Toplumun saygın üyeleri olarak şeref ve prestijlerinin yükseltilmesi ve kendi sendikalarında örgütlenmeleri için yardım.

3.Bu meslekte çalışmalarından dolayı olabilecek hastalık ve rahatsızlıklardan korunmaları için fahişelere parasız özel koruyucu ve tıbbi tedavi hizmetlerinin sunulması.

4.Fahişelere fahişelikten vazgeçmeleri ve diğer alanlarda çalışmak için mesleki eğitim almalarını sağlamaya yardım etmek için sorumlu devlet organları tarafından devamlı eğitici iş teşviği ve pratik yardımı.


Yargılanma prensipleri

1.Sanık suçluluğu kanıtlanana kadar suçsuzdur.

2.Yargılanmalar önceden hükümler ve provokasyonlardan arı ve adil koşullarda gerçekleşmelidir. Dava yeri, hakim ve jürinin bileşimi bu koşulları sağlayacak şekilde belirlenmelidir.

3.Sanık ve avukatları davadan önce davacının bütün tanıkları ve kanıtlarını bilme ve inceleme hakkına sahiptir.

4.Mahkemenin kararı en az bir kez sanık, davacı ya da her iki grup tarafından temiz edilebilir.

5.Dava süresince kişi hakkında ve dava hakkında halkın önyargılarının tahrikinin yasaklanması.

6.Kamu oyunun baskısının tarafsız bir dava görülmesini engellediği durumlardaki davanın yasaklanması.

7.Polisin tanıklığı diğer tanıklarla aynı ağırlığa sahiptir.

8.Hakimler ve mahkemeler soruşturma sürecinden tamamen bağımsız olmalıdır. Soruşturma sürecinin yasal doğruluğu özel hakimler tarafından denetlenmeli ve kanıtlanmalıdır.

9.Ceza kanunlarında kişinin beden ve zihninin zarar görmesi, çocuklara karşı şiddet, kadınlara karşı işlenen sözde aşk suçları, ev içi şiddet, belli gruplara karşı nefret suçları ve genel olarak şiddet ve tehdit içeren suçlar mülkiyet haklarının zarar görmesinden daha ciddi suçlar olarak muamele edilecektir. İntikam güden ve sözde ibret verici cezaların yerini toplumun bu suçların tekrarından koruyucu ve ıslah edici cezalar alacaktır.


Sanık ve suçluların hakları

1.Bir kişi suçlanmadan en fazla 24 saat tutulabilir. Gözaltı yeri hapishane yerine yasaları uygulamakla görevli olanların genel makamlarının bir bölümü olmalıdır.

2.Gözaltına alınanlar tutuklanmadan önce hakları hakkında bilgilendirilmelidir.

3.Herkes tutuklanmaları ve sorgulanmalarında avukat ya da tanık çağırma hakkına sahiptir. Herkes gözaltının ilk saati içerisinde avukatlarına, akrabalarına ya da istedikleri kimseye iki telefon konuşması yapma hakkına sahiptir.

4.Görevlilerin bir kimse suçlanmadan parmak izlerini almaya ya da fotoğraflarını çekmeye ya da izinleri olmadan tıbbi kontrol ya da DNA testi yaptırma hakları yoktur.

5.Tutuklanana kadar gözaltına alınanın en yakın akrabası ya da herhangi bir kimse derhal gözaltından haberdar edilmelidir.

6.Gözaltındakilere, sanıklara ya da mahkumlara tehdit, işkence, küçük düşürme ya da psikolojik baskı uygulanması yasaktır ve ağır bir suç olarak kabul edilecektir.

7.Tehdit ya da ikna yoluyla itiraf almak yasaklanmıştır.

8.Tutuklanmaya barışçıl direniş, hapisten kaçmaya barışçıl kalkışma ya da tutuklamadan kaçmak kendi başlarına suç değildir.

9.Görevlilerin kişilerin kendilerinin veya yetkili yargı otoritelerinin izinleri olmadan özel mekanlarına girme hakları yoktur.

10.Sorgu yargıcı ve adli tıp kurumları yasaları uygulamakla görevli organlardan bağımsız olmalıdır. Bu kurumlar doğrudan yargının denetimi altında çalışacaktır.

11.Polisi şikayet mahkemeleri polis ve yasaları uygulamakla görevli olanlardan bağımsız olmalıdır. Mahkemenin kararı kamuya bildirilmelidir.

12.Herhangi bir bireyle ilgili yasaları uygulamakla görevli olanlar tarafından saklanan dosya ve bilgilerin kişinin incelemesine her an açık olmalıdır.

13.Mahkumlar iş kanunu ve genel toplumsal refah ve sağlık bakımı hakları tarafından korunur.

14.Hapishaneler polis ve yasa uygulayıcı otoritelerden bağımsız kurumlar ile yönetilmeli ve yargının doğrudan denetiminde olmalıdır.

15.Seçilmiş müfettişlerin haber vermeden hapishaneleri teftiş hakkı.


Ölüm cezasının kaldırılması

Ölüm cezası derhal kaldırılmalıdır. İdam ve bedensel zarara yol açan her çeşit ceza her koşulda yasaktır. Ömür boyu hapis de kaldırılmalıdır.


İnsanlara saygı

1.Açık ya da dolaylı olarak rütbe, konum, din, ulus, vatandaşlık, cinsiyet, gelir düzeyi, görünüş, fiziksel özellikler, eğitim vb. temellerde insanların toplumsal değerini ve saygınlığının sınıflandırılmasının yasaklanması.

2.İftiranın yasaklanması.

3.Bireylerin bilgileri ve açık rızaları olmadan üzerlerinde tıbbi, kimyasal veya çevresel deneylerin ve testlerin yapılmasının yasaklanması. Bireyin bilgisi ve rızası dışında kişinin fiziksel bütünlüğüne herhangi bir zararın (sterilizasyon, organ nakli ya da alınması, genetik manipülasyon, kürtaj,sünnet vb.) yasaklanması.

4.Mesleki çevre dışında akademik, dinsel, devlet ya da askeri ünvanların (General, Ayeyullah, Doktor, Papaz vb.) kullanılmasının yasaklanması. Resmi ve devlet haberleşmelerinde her kişinin sadece ad ve soyadlarına göndermede bulunulmalı. Çeşitli toplumsal grupları tanımlamada herhangi bir otoritenin küçük düşürücü unvanları kullanmasının yasaklanması.

5.Kamu taşımacılığında, demiryolları, havayolları, devlet otelleri, eğlence merkezleri, tatil yerleri vb. yerlerde birinci ve ikinci sınıf, delüx ve standard gibi bölümlerin oluşturulmasının yasaklanması.


Medya

Basın ve medya yayınlarının kamuya ulaşabilir olması. Kamu radyo ve TV ağlarının oluşturulması ve konsey, parti, topluluk vb. gibi örgütlerin yayınları paylaşması. Politik ya da herhangi şekilde medya sansürünün tamamen kaldırılması.


Ulusal ve yerel diller

Zorunlu resmi dilin yasaklanması. Devlet, diğer dilleri konuşanların politik, toplumsal ve eğitim yaşamlarında gerekli araçları kullanabilmelerini sağlamaları ve bütün sosyal etkinliklerde kendi anadillerini kullanabilmeleri ve bütün kamu imkanlarından yararlanabilme imkanlarının korunması koşuluyla geçerli dillerden birini yönetim ve eğitim işlerinde ana dil olarak seçebilir.


Fars alfabesinin değiştirilmesi

İran toplumunun dünyadaki bilimsel, endüstriyel ve kültürel ilerlemelerle arasındaki boşluğu kapatabilmesi, insanların bu ilerlemenin sonuçlarından faydalanabilmeleri, doğrudan ve etkin biçimde bu ilerlemede yer alabilmeleri için resmi Farsça alfabe Latin alfabesiyle değiştirilecektir.

Parti ayrıca:

1.İngilizcenin yaygın eğitim ve yönetsel bir dili olması amacıyla ilk okul çağlarından itibaren öğretilmesini,

2.Batı takviminin (uluslararası düzeyde kullanılan resmi takvim) resmen tanınması ve yerel takvim yanında resmi dökümanlarda da kullanılmasını savunur.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - İkinci Bölüm - 6

İş veToplumsal Refah Kanunları


Sermaye insan toplumuna hükmettikçe, insanlar emek güçlerini üretim araçlarının sahiplerine satmak zorunda ve yaşamak için sermaye için çalışmak zorunda oldukça ve ücretli emek sistemi ve insan emek gücünün alım satımı sürdükçe hiçbir iş kanunu işçiler yararına ne kadar cümle içerirse içersin gerçek bir özgür iş kanunu, işçilerin iş kanunu olamaz. İşçilerin gerçek iş kanunun ücretli emek sisteminin kaldırılması ve herkesin yeteneklerine göre ve gönüllü olarak yaşamın gereklerinin üretimine katkıda bulunacağı ve ihtiyaçlarına göre bu kollektif çalışmanın ürünlerinden pay alacağı bir toplumu yaratmaktır.

Bununla birlikte ücretli emek sistemi sürdüğü sürece Komünist-işçi partisi, insanları ücretli emek sisteminin yıkıcı etkilerinden korumak, işçiler için en iyi çalışma koşullarını ve olanaklı en yüksek refah seviyesini sağlamak için bu sistemdeki iş ilişkileri ve iş kanunlarına belli şartları yerleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu mücadelede işçi komünizmi ayrıca işçilerin sınıf olarak bilinçliliğini, örgütlerini ve mücadelelerini geliştirecek iş standardlarının uygulanmasını amaçlar.

İş ve toplumsal refah kanunları vatandaşların bütün hakları ve zorunluluklarında olduğu gibi yabancı işçiler ve ülkede ikamet eden diğer yabancılar için de uygulanmalıdır. Komünist-işçi partisi vatandaşlık, ulus, din, cinsiyet ayrımı yapmadan bütün işçiler için eşit hakları savunur. Partinin iş ve toplumsal refah kanunlarıyla ilgili temel talepleri aşağıdadır:


İş kanunu

1.Tam ve koşulsuz işçilerin örgütlenme özgürlüğü.

2.Tam ve koşulsuz grev özgürlüğü. Grevlerden önce herhangi bir devlet otoritesinden izin alma zorunluluğu yoktur. Grev süresince tam ücret ödenmesi. Grevlercilerin devlet ve işverenlerin iddialarını yanıtlayabilmeleri için medyaya eşit ulaşım hakkı. Grevlerin “ulusun ve vatanın çıkarları”, “olağanüstü hal”, “savaş” vb. bahanelerle yasaklanması illegal kabul edilecektir.

3.Devlet ya da özel bütün girişimlerde grevcilerin yerine grev kırıcılarının, polisin ya da ordu personelinin çalıştırılmasının yasaklanması.

4.İş yerindeki beklenmedik sorunlar, güvenlik konuları, işveren ve yetkililerinin eylemleriyle ilgili şikayetleri ile ilgilenilirken işçilerin iş bırakma hakkı.

5.Grev gözcülüğü özgürlüğü. Girişimin çalışanı olsun olmasın herkesin gözcü olma hakkı.

6.Derhal en fazla 30 saatlik çalışma haftası (6 saatlik 5 çalışma günü), ağır işlerde 25 saatlik iş haftası ve her beş yılda iş saatlerinde düzenli indirim. Öğle aralarının, işten sonra duş almanın, okuma yazma derslerinin, teknik eğitimin ve genel toplantı mitinglerinin iş saatlerine dahi edilmesi.

7.Haftada art arda iki gün tatil .Özellikle edüstride ileri ülkelerdeki standardlara uygun hale getirmek için haftasonları Cumartesi ve Pazar (bugünkü cumadan) olarak değiştirilecektir. En az 30 günlük yıllık izin.Yıllık tatile ek olarak ve ücretlerde indirime ek olarak beklenmedik kişisel sorunlarını çözebilmeleri için acil durumlarda kısa izinler. Kadın işçiler için menstruasyon dönemlerinde 2 gün izin alma fırsatı.

8.Fazla mesainin yasaklanması. Normal işçi ücretleri hiçbir işçiyi fazla mesai yapmaya zorlamayacak düzeyde olmalıdır.

9.Uluslararası İşçi Günü olarak 1 Mayıs resmi tatil olmalıdır.

10.Uluslarası Kadınlar Günü olarak 8 Mart resmi tatil olmalıdır.

11.Parçabaşı işin ve sözleşmeli işin yasaklanması.

12.Asgari ücretin işçi temsilcileri tarafından.belirlenmesi.

13.Enflasyon oranına göre asgari ücrette artış.

14.Ücretlerdeki asgari yıllık artışın ulusal düzeyde işçi temsilcileri, devlet ve işveren temsilcileri arsında toplu pazarlıkla belirlenmesi.

15.Kadın ve erkek için eşit işe eşit ücret.

16.Ücretlerin para yerine mal olarak ödenmesinin yasaklanması. Ücretlerde gecikmenin yasaklanması. Çeşitli bahanelerle ücretlerde indirimin ya da para cezalarının yasaklanması. Hastalık ve tedavi dönemlerinde, grev veya çeşitli nedenlerle ya da işverenden dolayı üretimin durması durumlarında ücretlerin ödenmesi.

17.İşçi ücretlerinin üretimde, üretkenlikteki, verimdeki, üretim hedeflerindeki vb. artışlar dışında başka koşullara ve faktörlere bağlanmasının yasaklanması. İşçi ödemeleri tek parça ve ücret olarak yapılmalıdır.

18.Çoçuk işçiliğinin yasaklanması. 16 yaşın altındaki gençlerin ve çoçukların çalıştırılmasının yasaklanması.

19.Hamile işçilere ve özel fiziksel durumlarından dolayı sağlıkları risk altında olan işçilerin ağır işlerde çalıştırılmasının yasaklanması. Her işçinin fiziksel ve ruhsal kendilerine zarar vereceğini düşündükleri işleri yapmayı reddetmeye hakkı vardır.

20.İşten çıkarmaların yasaklanması. İşyerleri kapanan işçilere yeni iş bulunana kadar son aldıkları ücret düzeyinde tam ücret ödenmesi. Devlet işyerlerinin kapanmasından dolayı işlerini kaybeden işçilere uygun bir iş bulmakla sorumludur. Teknolojideki gelişmelere bağlı olarak mesleklerinin modası geçen işçilerin devletin finansmanıyla yeniden mesleki eğitimleri.

21.16 yaşın üzerindeki çalışmaya hazır her işsiz için alınan son ücrete göre yeterli işsizlik yardımı. Fiziksel ve psikolojik nedenlerle çalışamayacak durumda olanlara yeterli işsizlik ve diğer gerekli harçlıkların sağlanması.

22.Emekli yaşının kadın ve erkek için 55 yaşına indirilmesi ve 25 yıllık çalışmadan (ağır işler için 18 yıl) sonra emeklilik. Çalışırken alınmış en yüksek ücrete eşit emekli maaşının ödenmesi. Ücretlerdeki genel artışa bağlı olarak emekli maaşlarında artış.

23.Dünyada kullanılan en ileri araçların kullanılmasıyla iş tehlikelerinin en aza indirilmesi ve güvenli ve sağlıklı bir işyerinin sağlanması. İşverenlerden bağımsız ve işverenlerin ve devletin finanse ettiği tıbbi kuruluşlar tarafından mesleki tehlikelere karşı düzenli sağlık kontrolleri ve check-upların yapılması.

24.İşyerinde olsun olmasın, işçinin işveren ve yönetimin ihmali olduğunu kanıtlama zorunluluğu olmaksızın işe bağlı zararlara karşı işçilerin tam sigortası. İşten kaynaklanan zararlar sonucu iş yapamaz hale gelen işçilere tam emekli maaşı ödenmesi.

25.İşçiler tarafından seçilmiş hakem konseylerinin oluşturulması.

26.İşçi temsilcileri tarafından iş yerleri, ekonomi ve üretim birimlerinin iç düzenlemelerinin yapılması.

27.Ülkedeki bütün işyerleri ve kuruluşlarda iş kanunun doğru uygulanıp uygulanmadığını denetleyecek işçi denetleme komisyonlarının oluşturulması.

28.İşverenin çalışma yöntemlerini, iş saatlerini, işyerini ve çalışan sayısını değiştirmeyle ilgili kararlarda işçi temsilcilerine danışma zorunluluğu.

29.İşçi temsilcilerinin çalıştıkları girişimin kayıtlarını denetleme hakkı. İşveren gözetim sırasında işçilerin ihtiyaç duyduğu bütün bilgileri sağlamak zorundadır.


Toplumsal refah ve sigorta

Parti aşağıdaki talepler için çağrıda bulunur.

1.16 yaşın üzerindeki bütün işsizler için resmi, asgari ücrete eşit işsizlik yardımı.

2.Emekli maaşı olmayan 55 yaşın üzerindeki bütün herkese resmi asgari ücrete eşit devlet tarafından emekli maaşının ödenmesi.

3.İhtiyaçları ailesi tarafından sağlanamayan 16 yaşın altındaki bütün genç ve çocukların devlet gözetimine yerleştirilmesi.

4.Parasız ve genel sağlık bakımı. Çocukların düzenli olarak check-up yapılmaları ve aşılanmaları. Aile geliri, bölgesi ve yaşam yerinden bağımsız olarak bütün çocuklar için yeterli ve uygun diyetin garanti edilmesi. Temiz olmayan çevre koşullarından doğan salgın ve bulaşıcı hastalıkların kökünün kurutulması. Herkesin kalp hastalıklarına, kanserlere ve zamanında teşhisi etkili tedaviler için zorunlu olan hastalıklara karşı düzenli muayenesi. Halkın sağlık standartlarının ve halkın sağlık bilincinin ilerletilmesi. Herkesin doktor, ilaç ve tedaviye acil ulaşımını sağlayacak tıbbi imkanların örgütlenmesi ve genişletilmesi.

5.16 yaşına kadar zorunlu ve genel parasız eğitim. Parasız ve genel yüksek eğitim (üniversite ve uzmanlaşma).Öğrencilere yeterli burs. Okuma yazma bilmemenin kökünün kurutulması ve halkın eğitim ve bilimsel teknik bilinçlilik seviyesinin sürekli yükseltilmesi. Eğitim herkesin hakkıdır ve eğitime ulaşma aile gelirinden tamamen bağımsız olmalıdır.

6.Herkese genişlik, hijyen, güvenlik, hizmet (elektirik, sıcak soğuk su, banyo, havalandırma, ısıtma, telefon ve TV şebekelerine bağlanma ve yerel kamu hizmetlerine ulaşma) konularında uygun koşullara sahip konut hakkı. Ev masrafları bireyin ya da ailenin gelirinin % 10’unu aşmamalıdır ve ek harcamalar devlet tarafından karşılanmalıdır. Evsizlik veya standartların altında bir konutta yaşamak kanun dışıdır ve devlet otoritereleri yasalara göre derhal bütün vatandaşlara uygun konut sağlamak zorundadır.

7.Bütün insanların sosyal etkinliklerine katılımını kolaylaştırmak ve ev işi yüklerinden kurtarmak için kreş, kantin, self sevis restoranları, modern çamaşırhaneler vb. özel hizmet merkezlerinin oluşturulması.

8.Yerel düzeyde eğitmenleri de olan parasız spor, sanat ve kültürel kuruluşlarının (spor salonlar , tiyatrolar, kütüphaneler vb.) kurulması.

9.Engellilerin toplumsal yaşamın bütün alanlarına etkin katılımını sağlayacak olanakların oluşturulması. Halka açık yerlerde, caddelerde, evlerde fiziksel engelliler için özel donanımlaın sağlanması. Engellilerin günlük yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli teknik araçların parasız sağlanması.

10.Yaşlıların ihtiyaçlarını karşılayacak ve yaşam standartlarını ilerletecek hizmet kuruluşlarının oluşturulması. Yaşlıların toplumsal yaşama yaratıcı ve etkin katılımlarının sürdürülmesine yardım için gerekli olanakların sağlanması.

11.Parasız şehir otobüsü ve metro ağlarının oluşturulması.

12.Şehir hizmetlerinin (elektrik, su, telefon, eğitim, tıbbi ve kültürel ) bütün kırsal alanlara yayılması ve kır ile şehir arasındaki refah eşitsizliğinin ortadan kaldırılması.

         
DAHA İYİ BİR DÜNYA - İkinci Bölüm - 7

Uluslararası İlişkiler


İran Komünist-İşçi Partisi uluslararası ilişkilerde aşağıdaki ilkeleri hükümet politikasının temelleri olarak kabul eder:

1.Gizli diplomasinin kaldırılması. Dış politika ve diplomatik konuların seçilmiş yasama organlarının kararlarına ve kanunlarına bağlanması.

2.Bu programda belirtilen benzer hak ve özgürlükler için mücadele eden farklı ülkelerdeki bütün toplumsal hareketler, işçi sınıfı ve sosyalist hareketler ile maddi ve manevi dayanışma. Vatandaşlarının temel, bireysel ve sivil haklarını reddeden bütün rejimlere politik ve diplomatik baskı uygulama.

3.Dünya çapında insanların haklarını ve refahını ilerletmeyi amaçlayan ve insanların özgür iradelerini temsil eden uluslararası organların kurulmasına ve güçlendirilmesine yardım. Farklı ülkelerdeki insanların özgür iradesine ve eşitliğine zarar veren bütün uluslararası emperyalist ve militarist organların, paktların ve kurumların kaldırılması için mücadele.

4.Dünyanın yoksul bölgelerindeki insanların ekonomik ve kültürel yaşamlarının ilerletilmesi amacına yönelik olarak ülkenin insan, teknik ve uzman olanaklarının bir kısmının sürekli tahsisi.

5.Ülkenin insan düşmanı, hegomonistik ve baskıcı paktlara girmesinin yasaklanması.

İran Komünist İşçi Partisi işçi sınıfını ve partinin amaçlarını paylaşan herkesi saflarına katılmaya çağırır.





Turkish translation: Özgür Yalçýn
m-hekmat.com #0600tu.html