İşte koşullar:
"Kölelik
eğilirsek
ve ölüm
direnirsek"
Bilindik koşullar.
İlki değildi bu kölelerin ayaklanması
Babalarımızın sırtlarına indirdikleri
Kırbaçtı sanki
Sayın bakanlık görevlisinin elindeki deriden siyah çantası
Sıktık yumruklarımızı, mırıldandık:
“direniriz, kalırız”
Haftada altı gün günde dokuz saat:
Kaç kez mırıldanabilir Enternasyonal?
Köleliğini farkeden kölenin
Kopmuş demektir zincirlerinin yarısı
Evet…
Ama zincirlerin öteki yarısı
hala ağırdır ve de zincir
Yenilmişlerin grevinin ertesinde
Yüz kere daha ağırdır
Ve de yüz kere daha bir zincir
Daha da beteri
Kapıya koşup telaşla
“Cumartesileri de mi aldılar?”
“Murtaza’yı da mı bırakmadılar?”
diye soran
serzeniş dolu bakışlarıyla çocuklar
Haftada altı gün günde dokuz saat:
Kaç kez mırıldanabilir Enternasyonal?
Grevi kırdılar ve yarın
Sarhoşluk şarkılarını haykıracaklar
Tüm sokak başlarında, mahallelerde ve de fabrikada:
“atarız,
darda bırakırız,
zincirleriz
hala direnenleri
ibret ağaçlarında
Sallandırırız.”
Tam yüz otuz yıl
İşte söyledikleri ve yaptıkları
Direniyoruz ama hala biz
Her gün
Her ay
Her yıl
Tam yüz otuz yıl.
Haftada altı gün günde dokuz saat
Ama grevin sonu
Dünyanın sonu değil
Yarın,
Değişme odasında sabahleyin
Yemekte öğleyin
Ve akşamleyin, servisin dibinde
Mırıldanacak onlarca yoldaş:
“Komite haklıydı”
ve uyulmayan tavsiyelerimizi tekrarlayacak.
Kuşkusuz yarın yazacaktır
fabrika motorhanesi duvarına yeni bir yazı:
“Yaşasın Fabrika Komünist Komitesi!”
Haftada altı gün günde dokuz saat
Ve her seferinde daha gürleşecek Enternasyonal’ın yankısı.
Nader
Eylül 1991
(Mansur Hikmet)
|